RUMELİ’YE YERLEŞEN YÖRÜK GRUPLARI | Düzenle |
RUMELİ’YE YERLEŞEN YÖRÜK GRUPLARI
Osmanlı
Devleti’nin Balkan Yarım Adası’ndaki ilerlemesi ve yayılmasına paralel
olarak, yörük gruplarının sayıları ve önemleri artmış ve daha sonra da
bunları askeri bir teşkilata bağlamak, kendilerine mahsus bir nizam ve
kanun meydana getirmek lüzumu ortaya çıkmıştır. Rumeli’ye peyderpey
geçen çeşitli mıntıkalarda iskan edilen yörük grupları,
XV. Asır ortalarından itibaren askeri ve stratejik vazifelerde belli
roller almaya başlamış, içlerinden bu işleri başarabilecek şahıslar
tespit edilmiş, tahrirleri (yazımları-sayımları) yapılmış; bunların
celpleri, mükellefiyetleri ve diğer hususları belli kurallara
bağlanmıştır. Böylece, XVI. asır ortasında artık ordu hizmetlerinde ve
devlet işlerinde yer ve vazife alan düzenli bir askeri sınıf meydana gelmiştir.
XVII. asırda Rumeli’deki bu yörük teşkilatları dağılmaya başlamış, yörük yazılanlar azalmış, bunların önemli bir kısmı “konar-göçer”likten
çıkarak yerleşik hayata geçmişlerdir. Sefer zamanlarında kendilerine
verilen görevler yerine getirilemez olmuştur. İkinci Viyana Kuşatması
ile başlayan uzun Avusturya savaşları sırasında bu durum daha iyi
görülmüştür. Bu nedenlerle, XVII. asrın sonları ile
XVIII. asrın başlarında, kısmen disiplin ve düzenleri bozulan bu
gruplar yeniden düzenlenmişlerdir. 1691 yılında Padişahın bir “hattı hümayunu” ile yörük grupları, “Evlad-ı Fatihan” adı altında ve Rumeli’nin “sağ, sol ve orta kolu”nda
olmak üzere yeniden yazıldı. Böylece teşkilat hem adını, hem de zamanın
ihtiyaçlarına göre askeri ve ekonomik şekil ve bünyesini az çok
değiştirdi.
Kaynakların
verdiği bilgiler değerlendirildiği zaman görülmektedir ki, Rumeli’ye
yerleşen Türk grupları üç önemli isim altında toplanmaktadır: Konyarlar, Yörükler (Yürükler) ve Tatarlar. Atatürk’ün anne tarafından soyunu ilgilendirdiği için aşağıda haklarında ayrıntılı bilgi vereceğimiz ve kendileri de bir “yörük” grubu olmalarına rağmen, Anadolu’dan geldikleri yerin (Konya-Karaman) ismiyle anılan “Konyarlar”
dahil bütün Yörükler, çeşitli tarihi, kültürel ve cografi nedenlerle
isimler almışlardır. Osmanlı Devleti’nin resmi kayıtlarında geçen ve
adlarına “tahrirler” yapılan, Rumeli’ye iskan edilen Yörükler şunlardır: “Naldöken Yörükleri, Tanrıdağı (Karagöz) Yörükleri, Selanik Yörükleri, Ofçabolu Yörükleri, Vize Yörükleri ve Kocacık Yörükleri”.
Belgelere göre, Rumeli’deki Yörüklerin üç şekilde isim aldıkları görülmektedir: Ilk olarak başlarındaki reislerinin veya “beylerinin”
adına, ikinci olarak herhangi bir farklı veya mümeyyiz özelliklerine,
nihayet üçüncü olarak da en çok bulundukları mahallin adına göre.
İsimlendirmede veya isim almada başlangıçta ilk şekil yaygın olmakla
birlikte, daha sonra bir merkez etrafında toplanmaları ve yarı yarıya
yerleşik hayata geçmeleri sonucunda üçüncü şekil yayılmıştır.
Mesela “Koca Hamza Yörükleri”, birinci şekilde isim alanlardandir. Atatürk’ün baba soyunun geldigi “Kocacık Yörükleri” işte bu Koca Hamza Yörükleri’dir. “Naldöken Yörükleri”
ise ikinci şekil isim alan gruplardandir. Çünkü onlar, nal dökme sanati
ve işinde temayüz etmişlerdi. Naldöken Yörüklerine XV. Yüzyilda “Yörükan-ı Nalbant Doğan” da denilmekteydi. Aynı şekilde kayıtlarda “Yay Döken Yörükleri” de vardır. Bunlar, Anadolu’da da aynı isimle anılıyorlardı. “Selanik” “Ofçabolu” ve “Vize”
Yörükleri ise yoğun olarak yaşadıkları merkezlerin isimleri ile
anılmıştır ki, coğrafi bir isimlendirmedir. Bu Yörük grupları içinde o
bölgede yaşayan, Konyarlar, Kocacıklar vb. gibi Yörük grupları da
bulunmaktadır.