"Atatürk'ün bize verdiği 85 yıllık arazimize bizi sokmuyorlar"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1924 yılındaki mübadeleyle Selanik'ten getirilerek İstanbul Kemerburgaz'a yerleştirilen ailelere, Atatürk'ün talimatıyla verilen arazilerin "orman" haline getirilmesinin mülkiyet ihlali olduğuna karar verdi.

HER ŞEY LOZAN İLE BAŞLADI
Türkiye ile Yunanistan arasında 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması Ek Protokolü ile gerçekleşen nüfus mübadelesi (değişimi); Türkiye'de yaşayan yaklaşık 1 milyon 250 bin Ortodoks Hıristiyan Rum'un Yunanistan'a, Yunanistan'da ikamet eden 500 bin Müslüman Türk'ün de Türkiye'ye göç etmesini içeriyordu. Protokole göre ise bu durumdan sadece İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada'da yaşayan Rumlar ile Yunanistan'da oturan Batı Trakya Türkleri muaf tutulacaktı.
Yıllarca iki ülke arasında çok ağır krizlere yol açan karşılıklı mübadelenin büyük bölümü, 1923-1924 yılları arasında gerçekleşti, geriye kalan az sayıda göç ise, 1930 İnönü-Venizelos Sözleşmesi'ne dek devam etti.
Anlaşma gereğince, Selanik'te yaşadıkları topraklardan mübadele nedeniyle Türkiye'ye gelen ailelere, oradaki topraklarının karşılığında Kemerburgaz'da 800 dönümlük bağlık ve bostanlık arazi verildi.

BEDELLERİ ÖDENMEDİ
Atatürk'ün talimatıyla iskan tapuları verilen yaklaşık bin aile, bu araziler üzerinde meyve ve sebze yetiştirdi, hayvancılık yapmaya başladı. Ancak Atatürk'ün ölümünün hemen ardından 1938 yılında bu araziler Belgrat Ormanı'na dahil edildi, 1950'de ise, Bakanlar Kurulu kararıyla "Orman Koruma Alanı" kapsamına alındı. Ancak iddiaya göre, ailelere arazilerin kamulaştırma bedeli ise ödenmedi.

'DEVLET ARAZİSİNİ İŞGAL'DEN...
90'lı yıllarda Orman Müdürlüğü tarafından, arazileri ekip biçmeye devam eden ve aralarında 95 yaşında bir kadının da bulunduğu yaklaşık 40 kişi hakkında, "koruma alanı içindeki devlet arazilerinde tarım faaliyetini yürüttükleri" gerekçesiyle "işgal" suçundan dava açıldı. İşgal davaları nedeniyle ardı ardına hapis yatmaya başlayan aileler de soluğu Haziran 2002'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitmekte buldu. AİHM, 2'si dava sonuçlanmadan hayatını kaybeden 15 davacının başvurusu sonucu dün verdiği kararla, ailelere tazminat ödenmesinin yolunu açtı.
Yasal düzenlemeyi bekliyor
Orman arazileriyle ilgili tüm davalar son karar mercii olarak Yargıtay 20. Dairesi'nde görülüyor. Bu davalar ise istisnalar olmak kaydıyla ekseriyetle Orman İdaresi'nin lehine sonuçlanıyor. Türkiye, AİHM'de biriken orman davalarını iç hukukta azaltmak için geçen yıl yaptığı yasal düzenlemeler dairenin başvurusuyla Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. AİHM, yasal düzenlemelerle ilgili kesin karar verilinceye kadar davalarda sadece ihlal olup olmadığına bakıyor. Her zaman tazminat istemeyen AİHM, bazen davalı ile idarenin anlaşması için kararını erteleyebiliyor.
Hem malım alındı hem hapse attılar
"Atatürk'ün bize verdiği 85 yıllık arazimize bizi sokmuyorlar. Hem malımı alıyorlar hem hapis yatırıyorlar, dünyanın neresinde görülmüş bu" diyen Özkan Bölükbaşı, 16 ay Edirne Cezaevi'nde hapis yatmış. Bölükbaşı şimdi, tarlasına yaklaşamıyor bile. Yalçın Bölükbaşı da, 10 yıllık hapis nedeniyle 5 yıl boyunca kaçak yaşamak zorunda kalanlardan.

KAYNAK: http://yenisafak.com.tr/Gundem/?t=12.02.2010&c=1&i=241206