NEDİM İPEK
Göç, tarihte, özellikle Türk tarihinde sık sık tesadüf edilen bir olgudur. Türkler, nüfus ve nüfuzu arttıkça iyi yaşamak ve çoğalmak için yaşamaya daha elverişli yerleri aramaya yönelmişlerdir. Türkler, bu sebeple Asya ve Anadolu sahasına yayılmışlar ve söz konusu bölgeleri kültür ve medeniyetleri ile damgalamışlardır.
Türk tarihi açısından muhacir kelimesinin ayrı bir anlamı vardır. Türk tarihinde muhacir denince, düşmandan kaçıp Türk hakimiyetindeki topraklara sığınan kahır-zede, zulm-dîde Müslümanlar akla gelmektedir. Bunlar ekseriya ya malını mülkünü terk ile savaş bölgesinden ve düşman mezaliminden kaçanlar, ya da savaş sonrası düşmana terk edilen arazide kalıp ecnebi devletin zulüm ve baskısına dayanamayarak Anadolu'ya iltica edenlerdir.
Halbuki, ecnebî lisanlarında göç her ne sebeple olursa olsun bir şahsın bir daha geri dönmemek üzere vatanını terk ederek diğer bir memlekette yerleşmesidir. Bu münasebetle göçte iki fiil mevcuttur: Terk ve başka bir memlekette iskân.
Göç, geçim şartlarının yetersizliği, daha iyi bir gelecek sağlamak ümidi veya siyasî baskı gibi sebeplerle meydana gelir. Anadolu'ya yönelik göç genellikle üçüncü şekilde olmuştur. Mübadiller de yine bu sebepten dolayı ocağını, yerini yurdunu terk ile göç etmişlerdir. Mübadele sonucunda Anadolu'daki Türk nüfus çoğalmış, Anadolu'nun ticaret ve sanayisi Türkler'in eline geçmiş ve Anadolu her yönüyle Türkleşmiştir.
Mübadil Rumlar'ın büyük bir kısmı mübadele protokolü imzalanmadan önce Yunan ordusuyla birlikte Anadolu'yu terk etmiştir. Mübadil Rumlar bu esnada gerek kendilerine ait ve gerekse komşuları Müslümanlardan gasp etmiş oldukları taşınabilir malları beraberlerinde Yunanistan'a götürmüşlerdir. Hatta, cami ve tekkelerdeki halıları da yağmalamışlardı. Buna karşılık, Yunanistan'ı terk eden mübadil Müslümanlar gasp edilen mallarını dahi geri alamamışlardır. Netice itibarıyla, Anadolu'dan Yunanistan'a giden Rum mübadillerin büyük bir kısmı Müslüman köylüsünün taşınabilir ve taşınamaz servet kaynakları ile adeta zenginleşirken, Müslümanlar sefil bir durumda kalmışlardır.
Yunanistan'daki Türk köylüsü koyun, keçi, çift hayvanı ve hububatını köyünde ve yollarda terke mecbur olarak sahile dökülmüştür. Makedonya köylüsü, bölgenin en faal ve üretici bir unsuru olduğu için nispeten mühim bir servete sahip olduğu halde, bu serveti Yunanistan'da bırakıp göç etmek zorunda kalmıştır. Bu ise Türkiye'nin iskân masraflarını arttıran bir unsur olmuştur.
Mübadele suretiyle Anadolu'ya nakledilen 500.000'e yakın Müslüman’dan yardıma muhtaç olanların iaşelerinin temini sosyal ve ekonomik şartlarına uygun iskân mıntıkalarına yerleştirilerek üretici bir hâle getirilişleri oldukça zor bir mesaî gerektiriyordu. Ülke koşulları göz önüne getirildiğinde bu işin tamamen başarılması mümkün değildi. Özellikle, gerekli hazırlıklar yapılmaksızın mübadil nakline başlanmasındaki zaruret, bu husustaki başarı şansını iyice yok etmişti. Firarî Rumlar'ın terk ettiği binalar oturulamayacak bir durumdaydı.
KAYNAK VE DEVAMI: http://193.255.138.2/yayinlar/mubadeleoz.htm