Osmanlı Döneminde Balkanların Şekillenmesi

Barış Yıldırım

Lowry, 1993’ten beri bünyesinde bulunduğu Princeton’ın Yakındoğu Araştırmaları Kürsüsü’nden izinli bu sene. Profesör, belli aralıklarla Bahçeşehir Üniversitesi’nde ‘Erken Dönem Osmanlı Tarihi’ konusunda ders ve seminerler veriyor. Üniversite, geçtiğimiz günlerde Lowry’nin “Osmanlı Döneminde Balkanların Şekillenmesi 1350-1550” adlı çalışmasını Türkçe ve İngilizce yayımladı.

Tarihçilerin bakışı

14. ve 15. yüzyıl Osmanlı tarihine dair sınırlı bilgiye sahip olduğumuzu vurguluyorsunuz...
Maalesef; başka ikincil kaynak olmadığı için 16. ve 17. yüzyılda yazılan tarih çalışmalarına bakarak bu dönemi anlamaya çalışıyoruz. Oysa bu kaynaklardaki bakış açısında sorun var: Osmanlı, 16 ve 17. yüzyılda, ağırlıklı olarak Müslüman ve Sünni bir imparatorluk haline gelmişti. Dönemin tarihçileri de bu bakışla yazdılar tarihi.

Erken dönem ne açıdan farklıydı?
Osmanlıların Doğu Anadolu ve Arap ülkelerini fethetmeleri, 15. yüzyıl sonunu ve 16. yüzyılı buldu. O zamana kadar Osmanlı idaresindeki nüfusun en az yüzde 80’i gayrimüslimdi! Osmanlılar en başından o kadar pratik bir zekâyla yola çıktılar ki; amaçları bu insanları Müslüman yapmak değil, en etkili şekilde idare etmek, vergi toplamaktı. Anadolu’dan gelen dervişler mi bu nüfusu idare edecekti? Hayır. Bölgelerin Hıristiyan çocuklarını alıp, eğitip, Türkleştirip yeniçeri olarak geri yolladılar. Ancak yeniçerilere dair genel bilgiler bu dönem için geçersiz. Yeniçerilerin ailelerinden koptukları, evlenmedikleri, merkezden maaş aldıkları, sadece görevlerine adanmış oldukları düşünülür. Oysa bu döneme dair incelediğim tahrir defterlerinden çıkan sonuçlara göre, yeniçerilerin önemli bir bölümü maaşlı değil, tımarlıydı ve evleniyordu.

Bu bilgiye nasıl ulaştınız?

Balkanlar’dan 15. yüzyıla ait 57 tahrir defteri topladım: 15. yüzyıla ait tek gerçek yazılı kaynaklarımız bunlar. Böylece, 12 bin 500 yerel idareciye dair veri tabanı oluşturdum. Bu isimlerin 4 bini Hıristiyandı ve yerel nüfustandı.

Osmanlılar, Balkanları yüzlerce senedir idare edenlerin bir kısmını idari mekanizmalarına dahil etmişlerdi yani. Bu bir zorunluluktu: Çünkü Osmanlı akıncılarının fethettiği yerlere, öyle arkadan gelip yerleşen Türkmen kitleleri yoktu! Aynı şekilde yeniçeriler ister istemez, bölgede Müslüman nüfus olmadığı için Hıristiyan kızlarla evlendi. Ama bu fikirleri herkesin kabul edeceği iddiasında değilim!

Batı’ya ilerleyiş

Osmanlıların kalıcı bir perspektifle yerleştiklerini vurguluyorsunuz çalışmanızda.
Osmanlılar adeta net bir programla Batı’ya doğru ilerledi. Örneğin Dimetoka fethedildiğinde, kentin muazzam surlarının hemen 300 metre dışında Yıldırım Beyazıt büyük bir cami, yanında bir hamam, kervansaray, imaret yaptırıyor. Böylelikle kent, sur dışında büyümek durumunda kalıyor. Bugün de kentin merkezi o caminin etrafındadır. Hiçbir Müslüman mahallesi yokken böyle bir caminin yaptırılması şaşırtıcı. Bu aslında bir siyasi simgedir. Osmanlı’nın bu topraklara kalıcı olarak yerleşmek niyetinde olduğunu gösterir.

Kitapta yer alan, kendi çektiğiniz yüzlerce fotoğrafla, ikinci temel kaynağınız olan bölgedeki Osmanlı yapılarını belgeliyorsunuz.

Evrenos ve büyük oğlu, dokuz tane imaret yaptırmıştı; çünkü ordularının önemli bir kısmı işsiz dervişler, haydariler, kalendarilerdi. Bu insanların bakılması ve köylüleri yağmalamaması için onlara zaviye ve imaret yapmak şarttı. Her zaviye yemek dağıtıyordu. Fakir Müslüman ve Hıristiyanların buralarda bir araya gelmesi belki ilk kaynaşma zeminini oluşturmuştu.
Muhtemelen din değiştirmelerde bu zaviyelerin büyük bir rolü vardı.

KAYNAK VE DEVAMI: http://sanat.milliyet.com.tr/Sanat/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=&KategoriID=30&ArticleID=1048146&Date=18.01.2009&b=Osmanlinin%20donum%20noktasi%20%20Caldirandan%20sonra%20aranmali