Mübadil Mehmet SÖNMEZ ile söyleşi

Yaşayan son mübadil Mehmet Sönmez: "Mustafa Kemal Paşa 1924"te geldiğinde Samsun Lisesi"nin karşısında ki Şahinzade Remzi Bey"in evinde kalmıştı. Biz mübadiller kendisini görmek için evin önünde toplandık. Mübadiller bir yandan - Bizi geriye gönder Paşam, burada çok sıkıntı çekiyoruz diye bağırıyorlardı. Bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal Paşa balkona çıkarak: -Durun bakalım, daha yeni geldiniz. Sıkıntılarınız halledilecektir diyerek kalabalığı sakinleştirdi"

Sönmez, Lozan Mübadelesi sonrasında 11 yaşındayken geldiği Samsun"da geliş esnasında yolculukta çektiği sıkıntıları ve Samsun"da Gazi Mustafa Kemal Paşa"yla karşılaşmalarını Osman Sarısakal"a anlattı. Sönmez, 1913 doğumlu, 97 yaşında ve yaşayan son mübadil. Mustafa Kemal Paşayı Samsun"a yaptığı iki ziyarette görme şansı olmuş. Yaşayan son mübadil olan Sönmez, o günlerde mübadillerin çektikleri sıkıntıları ve Mustafa Kemal Paşayla karşılaşmalarını Osman Sarısakal"a anlattı. Biz de siz okuyucularımız için bu özel röportajı yayınlıyoruz:

Osman SARISAKAL: Mehmet Bey kaç doğumlusunuz?
Mehmet SÖNMEZ: 1913 doğumluyum. 97 yaşındayım Buraya geldiğim zaman 11 yaşındaydım.
SARISAKAL: Samsun"a gelmeden önce Memleket"te mübadele öncesi yaşantınız nasıldı?
SÖNMEZ: Biz Sarışaban"ın Bekdemiş köyündeniz. Ziraat yapıyorduk. Tütüncülük yapıyorduk. Tütünden de iyi para alıyorduk
SARISAKAL: Bekdemiş Köyü Türk köyü müydü? Aranızda yaşayan Rumlar var mıydı?
SÖNMEZ: Rum yoktu. Bizim orada, benim bildiğim kadarıyla aşağı yukarı 20 köy vardı. Bize yakın Rum köyü bile yoktu. O yüzden biz Rumca bilmiyoruz.
SARISAKAL: Rumlar önceden Anadolu"dan gelmeye ve orada yerleştirilmeye başladılar. Sizin evinize de Rum yerleştirildi mi?
SÖNMEZ: Evet. Biz orada oturduğumuz sırada Rumlar Yunanistan"a gelmeye başladılar. Biz onlarla bir sene beraber yaşadık Onların çocuklarıyla oynuyorduk. Bizim köyde iki Türk aileyi bir evde oturttular. Bizim eve ortak olarak Hakkı diye birisi vardı o geldi oturdu. Biz Hakkı ile beraber oturduk Hakkı"nın boşalttığı evi de Rum bir aileye verdiler.
SARISAKAL: Peki Rumlarla aranızda bir sürtüşme oldu mu? Rumlarla bir sorununuz var mıydı?
SÖNMEZ: Yoktu. Biz orada hiç harp telaşı görmedik. Tüfek, tabanca saklayamazdın. Kesici aletler, bıçak taşımak yasaktı. Onları arıyorlardı, bulurlarsa cezası vardı. Buradan gelen Rumlarla hiçbir sorunumuz olmadı. Çok güzel komşuluk yaptık. Onlar zaten Türkiye"de Türkçe konuştukları için dil açısından bir problem çıkmadı.
SARISAKAL: Memlekette Rum eşkıyalar köylerinizi basarlar mıydı?
SÖNMEZ: Yok öyle bir şey olmadı. Biz Yunanistan"dayken Sarışaban bölgesinde üç tane Türk eşkıya vardı. Biri Meto, Biri İskender, biride Debreli idi. Debreli, Çaylek köyündendi. Bizim Bekdemiş köyünde su yoktu. Bir tek İnceğiz"de su boldu. Köylüler su meselesini halletmek için bir Rum mühendis alıyorlar. Diyorlar ki dağdaki suya bakalım. Bekdemiş, Çobanlı ve Kurudere"ye yeterse taksim edelim. Atlarla gidiyorlar, suya bakıyorlar, yiyorlar içiyorlar. Geri dönüp dere içinde düz bir yere geliyorlar. Birde bakıyorlar ki eşkıyalardan İskender"i vurmuşlar. Rum Koruyucu da İskender"in cesedinin üzerine işemiş. Bunu haber alan diğer iki eşkıya Meto ve Debreli,sen bizim arkadaşımıza vurup bunu nasıl yaparsın deyip Rum bekçi Filib"i öldürüyorlar. Bunu bana bizim köyden Sali Ağa anlatmıştı.
SARISAKAL: Oradaki Türk köyleri arasında düğünlerde, bayramlarda birbirlerime gidip gelme olur muydu?
SÖNMEZ: Köyler birbirine çok yakındı. Düğünlerde bayramlarda gider gelirdik. Köylerin kimisi 500 metre, kimisi 1000 metre uzaklıktaydı.
SARISAKAL: Herkes birbirini tanır mıydı?
SÖNMEZ: Tanırdı tabi. İnceğiz mesela. İnceğiz"le bizim aramız 500 metre. Aramız çok yakın. Ondan sonra Bekdemiş, Bekdemiş"ten sonra Çobanlı, Çobanlı"dan Sonra Kurudere, Kuruderede sonra, Boynu Kızıllı, Boynu Kızıllı"dan sonra Karacalar, Karacalar"dan sonra Karacakoyun. Bu saydığım köyler birbirine çok yakın. Daha sonra yukarı köyler geliyor. Nedirli var, Karamanlı var, Mustafa oğulları var, Mincanöz var. Mincanözden sonra bir köy daha var ama şimdi hatırlayamıyorum. Sonra Bizim Hanımın köyü Sepetçiler var, Sepetçilerden Sonra Olcak var.
SARISAKAL: Köyünüzde okul var mıydı?
SÖNMEZ: Bekdemiş köyünde medrese vardı, büyük bir köydü. Üç Mahallesi vardı. En aşağıda Araplı Mahallesi vardı. Biz asıl Araplı mahallesindeniz. Araplı"da 20-25 hane vardı.
SARISAKAL: Diğer iki mahallenin isimleri neydi?
SÖNMEZ: Diğer mahallenin ismi Ağalar mahallesiydi. Ağalar mahallesinin nüfusu azdı. Altı- yedi hane anca vardı. Ağalar orada toplanmıştı. İsmail Ağa ve bilmem ne.
SARISAKAL: Üçüncü mahallenin adı neydi:
SÖNMEZ: Bekdemiş Mahallesiydi.
SARISAKAL: Bekdemiş Köyünün hepsi yani üç mahallede aynı yere mi yerleştirildi?
SÖNMEZ: Bekdemişliler Ökse"ye (Kutlukent) yerleştirildiler. Babam oraya gitmem dedi.
Tepecik"e yerleşti. Asarağaç"a Çobanlılar yerleşti. Çırakman"a Muratlılar yerleştirildiler.
SARISAKAL: Mübadele edileceğinizi nasıl duydunuz?
SÖNMEZ: Biz Yunanistan"da oturduğumuz zaman burada, Anadolu"da harp olmuş, darp olmuş bunlardan haberimiz yoktu. Ben çocuktum ama gayet iyi hatırlıyorum. 2 sene evvel önce Türkiye"ye gideceğiz diye bir söylenti çıktı. O zamanlar büyüklerimiz konuşuyorlardı işte Türkiye gideceğiz. Yunanistan"daki Türkler Türkiye"ye gidecek, Türkiye"deki Rumlarda Yunanistan"a gidecek diye. Biz buraya gelmek için hiç telaş etmedik. Kasabadan haber getirdiler. O zaman öğrendik.
SARISAKAL: O zaman neler hissettiniz?
SÖNMEZ: Hiçbir Türk burada kalalım diye düşünmedi. Türkiye"ye gitmeyi istedi çünkü 10 sene evvel bir serbestlik verildiğinde isteyen Türkiye"ye gidebilmiş benim akrabalarımdan bazıları da bu sırada Türkiye"ye gitmişti.
SARISAKAL: Memleketten gelirken bir şeyler getirebildiniz mi?
SÖNMEZ: Canlı hayvanları, eşyaları getirdik
SARISAKAL: Orada ki gayrı menkullerden satabildikleriniz oldu mu? Örneğin bazı Rumlar buradan giderken mallarını Türklere satıyorlar. Oradaki Türkler aynı şekilde mallarını sattı mı?
SÖNMEZ: Hiç bilmiyorum ama satan yoktu zannedersem.
SARISAKAL: Bekdemiş köyünden Kavala" ya nasıl gittiniz?
SÖNMEZ: Bizim köy Kavala"ya 25 kilometre uzaklıkta idi. Jipler vardı o zamanlar Biz o jiplerle Kavala"ya geldik. Kavala"da bir gece kaldık. Ertesi günü babam Hacı Halil İbrahim Oğlu Tevfik Ağa, Annem Fatma, Abim Ahmet, Kız kardeşlerim Şerike, Huriye, Lütfiye ve ben toplam 7 nüfus Kavala"dan Akdeniz Vapuru"na bindik.
SARISAKAL: Akdeniz Vapuru"nda yolculuğunuz nasıl geçti?
SÖNMEZ: Kimisi ambarda, güvertede, kimisi ise kamarada yatıyordu. Çok kalabalıktı, bunun sıkıntısını yaşadık.
SARISAKAL: Vapurda hastalananlar, ölenler oldu mu?
SÖNMEZ: Ölen bir kişiyi Vapurdan attılar. Doğum yapanlar oldu. Doğan çocuğun adını da Akdeniz koydular .
SARISAKAL: Vapur Samsun"a gelmeden önce başka limanlara da uğradı mı?
SÖNMEZ: İstanbul"a uğradık. Vapur İstanbul"a gelince babamla dayım "Yahu vapur tez kalkmaz İstanbul"u gezelim biraz" demişler, o arada vapur kalktı mı? Babamla dayım (İkisi de rahmetli oldular) İstanbul"da kaldılar. Biz annem ve 5 kardeşimle Samsun"a geldik. Onlar 3 gün sonra geldiler ve bizi orada buldular. Bugünkü tekel binaları vardı ama içleri boşaltılmış hep misafirhane yapmışlardı.
SARISAKAL: Samsun"a gelişinizi hatırlıyor musunuz?
SÖNMEZ: Samsun"a gelişimizi çok iyi hatırlıyorum. 1924 Mayıs ayında Samsun"a iskeleye geldik, çaparlarla bizi vapurdan aldılar.
SARISAKAL: Yolcu iskelesine çıktınız değil mi?
SÖNMEZ: Yok, Un İskelesine çıktık. Vapurdan kayıklarla aldılar attılar bizi oraya, kumun üstündeyiz ne yapacaksın. Oradan aldılar bizi Askeri Hastane"ye getirdiler. Samsun"da sıtma hastalığı vardı. Bu yüzden gelen mübadillere "kinin" dağıtıyorlardı
SARISAKAL: Sizi arabalarla naklettiler değil mi?
SÖNMEZ: Arabaya koydular.
SARISAKAL: Samsun"a indiğiniz zaman sizi nerede misafir ettiler?
SÖNMEZ: Tekel"in ambarlarının hepsini misafirhane yaptılar. Askeri Hastanenin orada bize bir oda verdiler. O odanın içinde 3 gün kaldık. Samsun"da bizi Ulugazi Mahallesinde Rum evlerinden kalan yerlere yerleştirdiler. Orada üç-dört sene kaldık. İsteyen şehirde, isteyen köyde iskân edilmişti. Köyden gelenler şehirde kalabildi. O izni verdiler.
SARISAKAL: Yerli Türk halkı mübadillere karşı bir tepki de bulunuyor muydu?
SÖNMEZ: Rahat bir şekilde karşıladı yerli halk bizi. Hiçbir sorun yaşanmadı. Bizim onlardan giyimimiz farklıydı. Arnavutlar geldi diyorlardı bize.
SARISAKAL: 1924 yılında Samsun"a geldiğinizde hala Rumlar var mıydı?
SÖNMEZ: Vardı ama çok azdı. Çoğu gitmiş, tek tük kalmıştı. Onlarda gitmeyi bekliyorlardı.
SARISAKAL: Mübadelede buraya gelirken sizlere verilen belgelerden elinizde kalanlar var mı?
SÖNMEZ: Yok, onlara bakamadık, kaybettik. Beyanname verdiler ama onların hiçbirisinden ne evinden ne araziden biz faydalanamadık. 5 nüfusa 35 dönüm yer verdiler 35 dönümle ben ne yapacağım?
SARISAKAL: Yunanistan"da bıraktığınız malların karşılığını Türkiye"de alabildiniz mi?
SÖNMEZ: Yunanistan"dan bize ne kadar dönüm yer bırakmışın, kaç tane ev bırakmışsın, değirmenin var mı? Aynı tapu gibi bir beyanname dediler, bir şey verdiler bize. Türkiye"ye gidince dediler bunun karşılığını Türkiye"den alacaksınız dediler. Hiçbir şey alamadık. Geldik, baktık ki hükümet zaten fakir, Hükümette de bir şey yok. Dediler ki bunun altından biz çıkamayız. İki oda bir mutfak baraka verdiler. Onun içine kimisi geçip oturdu. Nüfus başına 5 dönüm arazi verdiler köyde.7 nüfus olduğumuz için 35 dönüm arazimiz vardı. Bizim esas Bekdemiş Köyünü Ökse Tepesi"ne (günümüzde Kutlukent) yerleştirdiler. Babam oraya gitmedi Tepecik"e yerleşti. Tepecikte babam 200 dönümle çiftlik kurdu. Babam, sağdı, ağabeyim sağdı.

KAYNAK: http://www.halkgazetesi.com.tr/news_detail.php?id=20578