KAYNAK: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/330010
Tarih
ve Günce
Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi
Journal of Atatürk and the History
of Turkish Republic
I/1, (2017 Yaz), ss. 29-54.
TÜRK-YUNAN NÜFUS MÜBADELESİ HAKKINDAKİ
ARAŞTIRMALARA BİR BAKIŞ
Fahriye EMGİLİ**
Öz
Lozan Görüşmeleri sürerken, 30 Ocak 1923 tarihinde, Türk ve Yunan temsilcilerince İmzalanan
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi uyarınca Türkiye’de ve Yunanistan’da doğup büyümüş yüz binlerce insan, çok kısa bir süre içinde doğdukları topraklardan ayrılmak zorunda
kalmıştır.
Bu makalenin amacı, Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi hakkında
bu güne kadar Türkiye’de yapılmış
çalışmaların bir çizelgesini sunmak ve mübadele
olayının teferruatına girmek değildir; hedef, mübadeleye dâhil edilen göçün
öznesi olan mübadilleri konu alan tarih araştırmalarına ilişkin
bir değerlendirme yapabilmektir.
Anahtar Kelimeler: Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, Mübadele
Araştırmaları, Türkiye
AN OVERVIEW OF RESEARCHES AND
STUDIES ON THE TURKISH-GREEK POPULATION EXCHANGE
Abstract
Due to the Turco-Greek Population Emigration Convention
signed during the Lausanne talks,
hundreds of thousands of people, who were born and raised in Turkey and Greece, had to leave their country of birth
in a very short period of time .
The
purpose of this article is not to enter into the details of the exchange event; the objective
is to shed light to historical researches
and various
* Dr. Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü,
(femgili@gmail.com).
** Her makalemi olduğu gibi bu makalemi de dil ve üslup açısından
inceleyerek, değerli emekleri ile katkıda
bulunan Edebiyat öğretmeni
Sayın Hocam, Ümit Aloğlu’na ve Değerli Hocam,
Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol’a teşekkür ederim.
studies in Turkey concerning the immigration with all of its aspects,
including various viewpoints and anecdotes.
Key Words: Turkish-Greek Population Exchange, Researches of Exchange Population, Turkey
Giriş
24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın ardından,
Türkiye’de veya Yunanistan’da doğup büyümüş yüz binlerce insan, hükümetler arası protokol gereğince, mecburî nüfus değişimine
tabi tutularak doğdukları toprakları terk etmek zorunda bırakılmışlardır.
Lozan Konferansı’nın ilk safhasında, 30 Ocak 1923’te
Türk ve Yunan heyetleri arasında imzalanan “Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’ne İlişkin Sözleşme ve Protokol”
ile Yunanistan’da yaşayan Müslüman
nüfusla (Batı Trakya’dakiler hariç), Türkiye’de yaşayan
Rum Ortodoks nüfusun
(İstanbul’daki Rumlar hariç)
mübadelesi kararlaştırılmıştır.1 Bu sözleşmede, kimin mübadeleye tabi tutulacağı, kimin hariç tutulacağı, mülklerin tasfiyesi, göçü denetlemek gibi konular üzerine
ayrıntılı tarifler ve şartlar konulmuştur.
Yunanistan’dan gelen Müslüman’ların büyük çoğunluğu Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının ardından bir sözleşmeye bağlı olarak, denetime
tabi olarak gelmişlerdir. Ortodoks Rum’ların çokluğu
ise belli bir denetime tabi olmadan savaş koşullarında ve Yunan ordusunun
yenilgisi ile Anadolu’dan ayrılmıştır. 1922
yılında Yunan ordusunun bozguna uğramasının ardından Batı Anadolu’daki
Rum halkı, aciliyeti de gerektiren
koşullar nedeniyle kitleler halinde kaçmış ve 1923’te imzalanmış olan sözleşme
uyarınca göç kapsamına alınmışlardır.
Türk Kurutuluş
Savaşı’nda Yunanistan’ın yenilgisi, Yunanistan’a büyük bir göç dalgasına sebep olmuştu. Mudanya
Mütarekesi’ni izleyen günlerde,
Doğu Trakya’dan ve İstanbul’dan çok sayıda Rum, Yunanistan’a göç etmişti. Aynı yıllarda Bulgaristan ve Rusya’dan da yaklaşık 1.200.000
göçmen Yunanistan’a sığınmıştır.
Bu göçmen akını ile birlikte Yunanistan, önemli iktisadî, siyasî,
sosyal sorunlarla karşı karşıya kalmıştı.
Bu sebeple Yunanistan, bir taraftan bu göçmenlerin terk ettikleri Türk topraklarına geri dönmelerini, diğer
taraftan da
1 Bkz. Lozan Sulh Muahadenamesi Mukavelenamesi 24 Temmuz 1339-1923, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hariciye Vekaleti, ss.103-109; Lozan Barış Konferansı
Tutanaklar-Belgeler, T.I, C.I, K.I, Yay. Haz. Seha Meray, YKY, İstanbul, 2002,
s.20-21; Cemil Bilsel, Lozan, II, İstanbul, 1998, ss. 293-295; Ali
Naci Karacan, Lozan, Der. Hulisi Turgut, Türkiye İşbankası
Kültür Yayınları, 2017; Onur Yıldırım, Diplomasi ve
Göç: Türk-Yunan Mübadelesinin Öteki Yüzü, İstanbul,
Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, s. 6.
Anadolu’daki Rumlar’dan boşalan yerlere
Yunanistan’daki Türklerin nakledilmelerini istiyordu.2
Milletler Cemiyeti,
savaş sonucu ortaya çıkan bu göçmen sorununu
incelemek için, Norveçli Doktor Fridtjof Nansen’i (Frijof Nansen)
görevlendirdi.3 Dr. Nansen’in ilk girişimi, 27 Eylül 1922’de
Mustafa Kemal Atatürk’le yazışması ve
12 Ekim 1922’de
İstanbul’a gelen Ankara temsilcisi Hamit Bey ile görüşmesi olmuştu.4 Taraflarla görüşen Nansen,
her iki ülkenin de mübadeleyi istediğini Milletler
Cemiyeti’ne bildirmiştir. Nansen’in
düşüncesine göre, tarafların isteklerinin ötesinde, mübadele
kendi başına istenmeğe
değerdir. Nansen’in raporuna göre, azınlıkların çabuk ve
etkili bir şekilde mübadelesi, hem iktisadî sorunların çözümlenmesini, hem de Müslüman
uyrukların Yunanistan’dan ayrılmasını ve Yunanistan’ın çeşitli
yerleşim birimlerine sığınmış
olan göçmenlerin bunların
boşaltacağı evlere yerleştirilmelerini sağlayacaktı.
Sonuçta, Lozan
görüşmelerinde bu sorunları çözüme kavuşturmak için 30 Ocak 1923’de Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Antlaşması yapıldı ve
her iki ülkede yaşayan halkın
bir kısmının değiş-tokuşu gerçekleştirildi.5
Aslında, Lozan
Sözleşmesi, Lord Curzon’un sıklıkla ifade edilen deyimiyle “halkların ayrışması” için yasal çerçeveyi
oluşturmuş ve uygulamaya koymuştur. Bu süreç, daha on yıl öncesinden başlamış olup, özellikle
Anadolu kıyılarını etkilemiş
ve Osmanlı tarihinin bu son dönemine damgasını vurmuştur.6
Bu çalışmada
da, Türk-Yunan nüfus mübadelesi ile Türkiye’ye gelen mübadiller
hakkında yapılmış araştırmalara değinilerek, çalışmalarda mübadele olayına
yönelik ortak ve farklı bakış açılarının ortaya
konulması da amaçlanmıştır.
2 Venizelos Yunanistan’da karşılaşılan yer problemlerinden dolayı buna önlem
olarak oradaki
350.00
Türkün Anadolu’da Rumlardan
boşalan yerlere nakledilmesini istiyordu. Bkz. Stephan Ladas, The Exchange Of Minorites: Bulgaria, Greece and
Turkey, New York, 1932, s.335; İbrahim Erdal; “Mübadil
Göçmenlerin Taşınması Meselesi ve Türk Vapurcuları ile Yapılan Nakil
Sözleşmesi”, Ankara
Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu, Mayıs-Kasım 2003,
Yıl:16, Sayı:31- 32, Ankara.
3 Seçil Akgün, “Birkaç
Amerikan Kaynağında Türk-Yunan Mübadelesi Sorunu”, Üçüncü Askerî Tarih Semineri
Bildiriler Tarih Boyunca Türk-Yunan İlişkileri (20 Temmuz 1974’e Kadar), A.T.A.S.E. Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay, Ankara,
1986, ss. 244-247(241-277); Lozan Barış Konferansı Tutanaklar-Belgeler, T.I., C.I, K.I, Yay. Haz. Seha Meray, YKY, İstanbul, 2002, s.118.
4S.P. Ladas, The Exchange of Minorities-Bulgaria, Grecee and Turkey, Macmillan Company, New York,
1932, s.335.
5 Bu göçün,
kendine özgü yanları vardı: Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 850.000 kadar Anadolulu Rum, firari Yunan askerleriyle birlikte
Yunanistan’a kaçmış ve orada büyük sosyo-iktisadî meselelere sebep olmuşlardı. Karma
komisyonun resmi kayıtlarına göre; 1923’ten sonra göç eden Yunanlıların sayısı 189.916 ve Türkiye’ye gönderilenlerin sayısı 355.635’dir. Bkz. S.P. Ladas,
a.g.e., s.438-439.
6 René Hırschon,
“Ege Bölgesinde Ayrışan Halklar”, Ege’yi Geçerken, 1923 Türk-Yunan
Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları, İstanbul, 2005, s.4
1.
Türk Tarih Yazımında
Mübadele
İşbu mübadele-göç
olayı her iki ülkede farklı dönemlerde araştırmacıların ilgisini çekmiş ve yazılmıştır. Mübadele
olayı, Yunanistan’da daha 1930’larda önemli bir konu sayılırken, Türkiye’de ancak 1990’lardan sonra ilgi odağı olabilmiştir.
Bunun birçok sebebi ve saiki olmakla beraber, muhtemelen bu göç olayının iki ülkedeki farklı tarihî,
siyasî önem taşımasıdır. Ayrıca olaya dâhil olan iki nüfusun büyüklük
ve nitelik farklılıkları başlıca
etkenlerden olsalar gerekir.
Yunanistan’da
mübadillerin ve mültecilerin hafızasını kaydetme ve geleceğe aktarma görevi, Küçük Asya Araştırmaları
Merkezi’nce yürütülmüştür. Bu merkez, 1940’lardan 1970’lere
kadar, Yunanistan’da nüfusa ilişkin araştırma
ve belge oluşturmayla ilgili tek kuruluş olmanın yanı sıra, sözlü tarih çalışmalarıyla da Küçük Asya’daki Yunanlı cemaatlere
ilişkin tabloyu oluşturmaya çalışmıştır.7
Türkiye’de ise, mübadele konusundaki araştırmalar son derece yeni ve sığdır.
Arı’nın vurguladığı; bu gecikme ve sığlık yalnızca
özel bir alan olan mübadele
konusuyla ilgili değil, genel göç konularıyla da ilgili büyük bir
eksikliktir.8 Göç konusunda
araştırma yapmada gecikmenin belli sebepleri bulunmaktadır. İtiraf etmek zorundayız ki, göç konusundaki bu
ilgi eksikliği yalnızca tarihçiler açısından
değil, diğer bilim disiplinleri için de böyledir. Meselâ, Ahmet Cevat
Eren, Behice Boran ve Niyazi Berkes,
Orhan Türkdoğan, Cevat Geray ve Oğuz Arı gibi, alanının kıdemlisi olmuş kişilerin ve onları izleyen kimi ardıllarının
yaptığı çalışmalar bir yana bırakılırsa, Türkiye’de sosyolojik olarak da göç konusuna pek değinilmemiştir.9
7 Evangelia Balta, “Mübadillerin Tarih Yazımı ve Yunan
Tarih Yazımındaki Yeri”, s.114-115. https://www.google.com.tr/?gws_rd=ssl#q=M%C3%BCbadillerin+Tarih+Yaz%C4%B1m%C4% B1+ve+Yunan+tarih+yaz%C4%B1m%C4%B1ndaki+Yeri.(Erişim Tarihi,
6.06.2017);Yunanistan’ın Türkiye’ye göre daha erken ve ilmî yaklaşımı, bu
nüfus hareketini adlandırmalarında ve ülke olarak
bakış açılarını yansıtmakta kendilerine avantaj yaratmış, göçmenlerin Türkiye
boyutunun Yunan çevrelerince ve
uluslararası boyutta bilinmemesine sebebiyet
vermiştir. Yunanistan’daki mübadillerin
bu nüfus hareketinin tek etkilenen taraf olduğu -istemli ya da istemsiz- bu
şekilde ortaya konmuştur. Tuncay
Ercan Sepetçioğlu, İki Tarihsel “Eski” Kavram, Bir Sosyo-Kültürel “Yeni” Kimlik: Mübadele
Nedir, Mübadiller Kimlerdir?, TSA/ YIL: 18 ,Özel Sayı, S: 3, Ocak/January 2014, s.62.
8 Kemal Arı, Mübadele araştırmalarına yönelik durum tespitinde; araştırmacıların ya da bu konuda
uzman kişilerin resmi kurumlardaki karşılaştıkları güçlüklerin de göç araştırmalarındaki etkisine yönelik durum tespiti yapar;
işlevi güdükleşmiş, etkinliği sıfırlanmış kimi kurumların, genel anlamda ilgisiz ve bezgin tavırla bu
tür konulara lakayt kalması da, ne yazık ki, hem kimi verileri kayda geçmede,
hem de araştırma yapanların önüne akla hayale gelmez engel çıkarmalarında
önemli bir etken olarak algılanmalıdır. Kemal Arı, “Mübadele Araştırmalarına Yönelik
Durum Saptaması”, Körfezde Zaman İzmir
Araştırmaları Kongresi, Der. Eren Akçiçek, Mustafa Mutluer, Cüneyt Kanat Ege
Üniversitesi İzmir Araştırma ve Uygulama Merkezi, Edebiyat Fakültesi, İzmir, s.125.
9 Kemal Arı, “Mübadele Araştırmalarına Yönelik…”, s.123-124; Göç ve mübadele konusunda
yapılmış araştırmalardan ilk olma özelliğini taşıyan çalışmalardan,
Ahmet Cevat Eren’in 1966’da yayınladığı Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri; Cevat Geray’ın Türkiye’den ve Türkiye’ye Göçmenlerin İskânı (1923-1961) önemli başvuru
kaynaklarımızdır.
Sosyologların konuya belli bir ilgi göstermeye başladıkları 1950-1960’lar Türkiye’sinde, tarihçilerin göç
konularında araştırma yapmaları hemen hemen hiç söz konusu olmamıştır. Tarihî boşluk bir yana; sonraki
dönemlerde sosyologlara da oluşan
ilgi eksilmesi üzerine, sosyolojik yönden de büyük bir boşluğun bulunduğu görülmektedir. Büyük göç dalgalarını sürekli olarak kendine
çekmiş olan Türkiye’de, göçmen kitlelerin siyasal
eğilimleri ve tercihlerini, tarihsel süreç içinde ya da belli bir dönemde ele alan bir sosyolojik araştırma
bulmak pek mümkün değildir. 10
Bir diğer önemli husus da, Yunanistan’ın kültür bağlamında da olsa yaşatılmasını sağlamak amacıyla
Anadolu’dan gelen mübadil göçmenlere yönelik
olarak başlattığı bir çalışmanın benzerinin, bizde hiçbir zaman tam manasıyla
yapılmamış olduğudur. Mübadelenin yaşandığı yıllarda, mübadillerin
hatıralarının kayıt altına alınması
ve geçmişin en azından kültür bağlarıyla da olsa geleceğe aktarımını esas alan esaslı
bir çalışma işini yürüten kuruluş
olmamıştır.
Öte yandan,
Müslüman-Türk mübadiller de geride bıraktıkları topraklara ait hatıraların kaydedilmesi ve muhafazası
konusunda yeterince ilgili olmamışlardır. Türkiye’de
mübadele olayına karşı kayıtsız kalınmasına yönelik siyasî, demografik, sosyal, iktisadî ve tarihî sebepler ileri
sürülebilir.11 Öncelikle, Türkiye için Türk- Yunan Nüfus mübadelesi askerî bir zaferin
neticesinde yaşanmıştır. Yunanistan için ise, bu durum askerî bir
yenilginin sonucunda olmuştur.
Mübadele ile Türkiye’ye gelenlerin sayısı 456.720 iken giden Ortodoks
Rumlar’ın sayısı 1.5 milyon civarındadır.12 Nicelik olarak
bakıldığında Yunanistan’a yerleşen
göçmenler nüfusun % 20’sini oluştururken, Türkiye’ye yerleşenler için bu oran 3.8’dir. (Türkiye’nin 1923’teki
nüfusu 13 milyon civarındadır). Dolayısıyla Yunanistan
için mübadelenin yarattığı toplumsal ve demografik dönüşüm daha farklı olmuştur.
Belirtilmesi gereken
bir başka konu da, Türkiye için mübadelenin daha az yaralayıcı olmuş olduğudur. Bunda, Türk toplumunun göç olgusuna
daha aşina bir toplum olması hususunun etkili olduğu söylenebilir. Çünkü 1912-1920 yılları
arasında, Anadolu’ya Balkanlar’dan yoğun bir göçmen akını olmuştur. 13 Mübadele ise, özünde,
on yıl önce Osmanlı topraklarında yaşananların, Balkan Savaşları
esnasında ve sonrasında, insanların kitleler halinde, âcil durum
şartları altında yerlerinden
edilmelerinin bir devamı gibiydi. Fakat, Osmanlı topraklarında daha önce yaşanmış olan göç olayı daha az ilgi uyandırmış, uluslararası bir yardım veya
10 Kemal Arı, “Mübadele Araştırmalarına Yönelik…”, s.123-124.
11 Kemal Arı, Büyük Mübadele:
Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003, s.88, 92.
12 Arı, a.g.e., s.92.
13 Ufuk Erdem, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Muhacir Komisyonları ve Faaliyetleri: 1860-1923, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Erzurum, 2014 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
Fahriye Emgili Tarih
ve Günce, I/1, (2017 Yaz)
müdahale gerçekleşmemiştir; aradaki fark, Balkanlar’dan giden göçlerin uzun yıllara yayılmış olmasıdır.
Ayrıca, mübadelenin
yaşandığı yıllarda ve onu izleyen dönemde, modern Türkiye’nin inşası süreci ana hedef olmuştur. Dolayısıyla Anadolu’nun Türkleştirilmesi üzerine
inşa edilmiş millî bir kimlik yaratma hedefinin “baskısı” da dönemin akademik ve edebî metinlerinde
sessizliğini hissettirmiştir. Çünkü ‘kayıp vatanlara’
göndermede bulunmak, aynı zamanda mübadele fikrinin uygulanışına da eleştirel yaklaşmayı
gerekli kılabilirdi.
Türk-Yunan nüfus mübadelesi, Yunan ve Türk tarih yazımında
çeşitli veçheleriyle ele
alınmıştır. Yunan milliyetçi tarih yazımı, nüfus mübadelesini bir çeşit “millî trajedi” ve “Küçük Asya
felaketi” olarak adlandırır. Diğer yandan Türk
milliyetçi tarih yazımı aynı olayı, Kurtuluş Savaşı’nın büyük anlatısı
içinde ele alır ve mübadeleyle ilgili tarihî gerçeklikleri deyim yerindeyse “halının
altına süpürmeyi” tercih eder.14
Erken Cumhuriyet döneminde, Türk-Yunan nüfus mübadelesi, Kurtuluş
Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anlatısının gölgesinde yer
bulmuş ve en sonunda “resmi tarih”in içinde kıyıda köşede
bir konu olarak kalmıştır.15
Genel olarak
bakıldığında, Türkiye’de tarihçilik, uzun süre, ülkeler
arasındaki siyasî
ilişkiler ve askerî tarihçilik boyutunu
aşıp, toplumu ve bireyi inceleme
konusu olarak algılamamıştır. Bu yüzden, bireyin
öznesi olduğu göç olgusuna yönelik
ilginin az olması beklenir
bir durumdur.
Nüfus mübadelesini
inceleyen diğer bazı tarihçiler, konuyu Türk millî kimliği bağlamında toplumun özoluşması ve
nüfusun bağdaşması kapsamında incelediler. Bu
çerçevede, erken Cumhuriyet döneminde izlenen siyaseti, İttihâd ve Terakki yönetiminin (1908-1918), Anadolu’nun Türkleşmesine ve homojenleşmesine bağdaşmasına dayalı nüfus ve sosyal
mühendislik siyasetinin bir devamı olarak gördüler.16
Nihayetinde Türk
tarih yazımında mübadele üzerinde pek durulmamış, bu konuda yazılan kısıtlı kaynakta da durumun toplumsal boyutuyla
ilgilenilmemiş, ancak devlet açısından önem ve sonuçları
üzerinde durulmuştur. Gayrimüslim nüfusun göç ve diğer sebeplerle ülke topraklarından silinmesiyle burjuvazi sınıfının
14 Pınar Şenışık,
“1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi: Erken Cumhuriyet Döneminde Modern Devlet Pratikleri ve Dönüşen Kimlikler”, Studies Of The Otoman
Domain, C.6, Sayı: 10, Şubat 2016,
s.86; Aytek Soner Alpan, “But the Memory Remains: History, Memory and athe 1923 Greco- Turkish Population Exchange”, The Historical Review/La
Revue Historique, Vol. 9 (2012), s. 209.
15 Bkz. Enver Ziya Karal, Türkiye
Cumhuriyeti Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul,
1966; Yıldırım:
Diplomasi ve Göç, s. 24-25.
16 Fuat Dündar, Modern Türkiye’nin Şifresi, İletişim Yayınları, İstanbul, 2008.
yitirilmesi17 gibi
büyük oranda devleti ilgilendiren, bireyi veya toplumu göz ardı eden sebep-sonuç
ilişkilerine yer verilir.
Dolayısıyla Yunan ve
Türk tarihçiler 1920’lerin tüm tarihî olaylarını kendi milliyetçi ideolojileriyle değişik düzeylerde tahrip etmiş ve
hâkim siyasî ideolojiye hizmet eden
bir tarihçilik anlayışı benimsemişlerdir. Bu bağlamda, savaşlardan ve nüfus mübadelesinden etkilenen yaklaşık
2.000.000 insanın hikâyesi, iki ülkenin tarihinde
siyasî iktidarların ideolojik amaçları doğrultusunda ya “hatırlanmış” ya da “unutulmuştur”18
Sanılanın aksine,
Kemal Arı’ya göre; siyasî tutumların ve tercihlerin, konuya eğilmede bir kısıtlama getirdiği söylemi
ise doğru bir söylem değildir. Bu ilgisizlik,
bir tutum ve tercih sorunundan öte, çok daha yaygın bir duyarsızlık temeline
dayandırılabilir. Nüfusunun neredeyse yüzde kırkı: bir şekilde göçü ya
da göçle ilgili sorunları
yaşamış bir ülke olmakla birlikte
Türkiye’de göç konularını irdeleyen tarihî,
toplumsal, siyasî, kültürel, sosyal antropolojik, folklorik v.b. araştırmalar hemen hemen hiç yapılmamıştır.19
Arşiv belgelerine dayanılarak yapılan çalışmaların bazıları, nüfus mübadelesi konusuna devlet-merkezli bir bakış açısıyla
yaklaşırken, ancak son yirmi beş yıldır, Türk tarihçiler, sosyologlar ve
antropologlar mübadelenin kültür, kimlik ve kent boyutunu ele alan
eleştirel çalışmalar da
üretmişlerdir.20 Öte yandan, Mübadillerin
17 Çağlar
Keyder, “Nüfus Mübadelesinin Türkiye Açısından
Sonuçları”, Ege’yi Geçerken: 1923 Türk- Yunan
Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul
Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005.
18 Yıldırım, Diplomasi ve Göç, s. 27; Ayrıca bkz. Onur Yıldırım,
“The 1923 Population Exchange, Refugees and National Historiographies in Greece and Turkey”, East European Quarterly, 40, No.1 (Mart 2006), s. 46-47.
19
Arı, “Mübadele Araştırmalarına Yönelik…”, s.122.
20 Tuncay Ercan Sepetçioğlu, “Türkiye’de Ana Dili Türkçe Olmayan Göçmen Topluluklara Yaklaşımlara Dair Bir Örnek:
Girit Göçmenleri”, ÇTTAD, IX/20-21, (2010/Bahar-Güz), s.s.77-108; Tuncay Ercan Sepetçioğlu, İki Tarihsel “Eski” Kavram, Bir Sosyo-Kültürel “Yeni” Kimlik: Mübadele Nedir, Mübadiller Kimlerdir?, TSA/ YIL: 18 Özel Sayı, S: 3, Ocak/January
2014, ss.49- 84.; Bkz. İzmir
yakınlarındaki Muradiye ve Menemen’e yerleşen mübadillerin kimlik, bellek ve uyum sağlama süreçlerinin ele alındığı bir çalışma için, Tolga Köker, “Göçmenlik Dersleri,
Türkiye’de Zorunlu Göç Deneyimi”, Ege’yi Geçerken
1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005, ss.291-312; Ayhan Aktar, “Nüfusun
Homojenleştirilmesi ve Ekonominin Türkleştirilmesi Sürecinde Bir Aşama:
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, 1923-1924”, Ege’yi Geçerken 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, Derleyen Rennee Hirschon, İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005, ss.111-160;
Nedim İpek, Samsun ve Mübadele, TTK Yay, Ankara, 2000 adlı yapıtı,
M. Çanlı, ‘Yunanistan’daki Türkler’in Anadolu'ya
Nakledilmesi’, Tarih ve Toplum, 130, Ekim; Y. Demirel ‘Mübadele Dosyası’, Tarih ve Toplum, (123,
Mart-126 Haziran); M. Koraltürk, ‘Mübadelenin İktisadi Sonuçları Üzerine Bir
Rapor, Çağdaş Türkiye Tarihi
Araştırmaları Dergisi; İbrahim Erdal, Mübadele: Uluslaşma Sürecinde Türkiye
ve Yunanistan
(1923-1925,) IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2006; İbrahim Erdal, “ Türk-Yunan Nüfus Değişiminde Mübadillerin Uyum Süreci ve
Sosyal-İktisadi Değişimdeki Rolleri”, International Congress of Asian and North African Studies, (Uluslararası Asya
ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi), 10-15 Eylül 2007 Ankara; İbrahim
Erdal, “ Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinde Gayrimübadil Konusu ve Mübadeleden Iskat (Çıkma) Yolları”,
Akademi Günlüğü Dergisi, Nisan
oluşturduğu dernek ve kuruluşlar da bilgi toplayıp,
belgeleyerek ve anıların
yazılmasına ön ayak olarak mübadillerin hafızasının canlı utulmasına ve
geleceğe aktarılmasında rol üstlenmişlerdir; bunu sürdürmektedirler.21
Ancak mübadele
konusunda asıl sevindirici olan husus, bugünlere
değin neredeyse
mübadele konusuna sırtını çevirmiş durumdaki üniversitelerin de yüksek lisans ve doktora öğrencilerini bu konuya
yönlendirerek, araştırmalara akademik bir boyut kazandırmak
için harekete geçmiş olmalarıdır.22
Meselâ, mübadele
ile ilgili ilk tez çalışmalarından birisi, Mihri Belli’nin
Missouri Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde 1940 yılında
verdiği yüksek lisans
tezidir ve bu, kitap olarak
yayınlanmıştır.23 1990’ların başında gündeme
gelen mübadele çalışmalarının öncüsü olarak kabul edilebilir. Bu çalışmanın Lozan Mübadilleri Vakfı’nın da ön ayak olmasıyla çevirisinin yapılması ve yayımlanmasıyla bu konudaki önemli bir
boşluk doldurulmuştur. Özellikle de, mübadelenin daha çok siyasi ve sebep olduğu kültürel travmalar boyutuyla
ele alınmakta, buna karşılık her iki ülkedeki
iktisadî sonuçlarının ve sosyal yansımalarının genellikle göz ardı edildiği dikkate
alınırsa, Belli’nin çalışmasının önemi bir kat daha ortaya
çıkacaktır. Özellikle, araştırmanın yapıldığı dönem, yani 30’lu yılların
sonlarında henüz mübadelenin sebep olduğu yaraların
tam anlamıyla kapanmamış olduğu ve dünyanın koşar adım yeni bir bunalıma
doğru yol aldığı göz önüne alınırsa, bu çalışmanın içeriği ve konuya yaklaşımdaki metodolojinin hangi ölçütler
bağlamında belirlendiği daha kolay anlaşılacaktır. Belli’nin mübadillerin malvarlığı, tasfiye işlemleri, iskân,
konut, kamu hizmetleri, mübadillerin intibak sorunlarının yanı sıra bütün bu sürecin malî boyutları gibi
önemli konu başlıkları altında incelediği bu
kitap, Yunan ve Türk mübadillerin göç edişleri ve iskânlarını da ayrı ayrı ele alarak,
konunun her iki kesim açısından mukayese edilmesine de imkân sağlıyor.
Belli’nin çalışmasında zorunlu
göçün getirdiği iki önemli iktisadî sonuç da yer alıyor; birincisi mübadelenin değiş tokuş edilen kişiler üzerinde
doğrudan etkisi olmuştur.
Bu kişiler çok büyük sıkıntılar çekmişlerdir.
2006, Bahar, Yıl:1, Sayı:2, Ankara;
İbrahim Erdal, “Türk-Yunan Nüfus Değişiminde Türk Mübadillere Yapılan
Yardımlar”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C:XXV, Sayı:40, Kasım 2006; Balta, E.-Milas, H., “1923 Mübadelesinin Tarihsel Sorunları Bir Destan ve Sözlü Tarih”,
Tarih ve Toplum, 1996, Cilt: 25, 5(149),
265-266.
21 Lozan Mübadilleri Vakfı mübadele
konusunda çalışmalarla ilgili, önemli vakıflardandır.
22
Elif Yılmaz, Türk-Yunan
Nüfus Mübadelesi ve Ayvalık, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bilim
Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2005; Cahide Zengin, Türkiye ve Yunanistan Devletleri Arasında Mübadele
Meselesi ve Kamuoyu 1918-1930, İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
Enstitüsü, Atatürk İlkeleri
ve İnkılap Tarihi
Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, 1998; Abdurrahman Çalışkan, Lozan
Antlaşması'na Göre Nüfus Mübadelesi ve Sonrası, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksel Lisans Tezi, 1997.
23 Mihri Belli, Türkiye-Yunanistan
Nüfus Mübadelesi/Ekonomik Açıdan Bir Bakış, Belge Yayınları, İstanbul,
2006.
Türk Yunan Nüfus
Mübadelesi Hakkındaki Araştırmalara… Tarih ve
Günce, I/1, (2017 Yaz)
İkincisi, mübadele,
söz konusu olan her iki ülkede çoğunluğu teşkil eden nüfus üzerinde de etkili olmuştur. Bu etkinin iki yönü vardır.
Bunların birincisi göçün kendisinin ve göçmen iskânının maliyetinin tüm halk tarafından toplu olarak yüklenilmiş olmasıdır. Diğeri ise göçün
söz konusu her iki ülkede de iktisadî uyum sorunları
yaratmış olmasıdır. Türkiye mübadeleyle çok önemli bir iktisadî gücü elinde tutan nüfusun
bir bölümünü kaybetmiştir. Bunun gözle görülür
sonuçlarından biri, Anadolu’nun ve Trakya’nın her yerinde göze çarpan, her biri bir zamanlar zengin
ticaret merkezleri olan hayalet
şehir ve kasabalardır.
Nüfus mübadelesini bundan yarım asır önce iktisadî
boyutuyla masaya yatıran ve inceleyen bu çalışma, hem ele
aldığı konu, hem de konuyu ele alışındaki yaklaşımıyla hiç şüphesiz ki önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
Kuşkusuz, Türk-Yunan ahali değişimi konusu,
dünyada gerçekleşen en dramatik toplumsal
olgulardan biridir. Türk tarih yazımında, 1990’lı yıllarda mübadele meselesine dikkat çekmiş tarihçi Kemal Arı’dır. Arı, Büyük
Mübadele (1995)24 çalışmasında:
“Hiç
kuşku yok ki, Türk Kurtuluş Savaşı dediğimiz tarihsel olgu, Türkiye tarihinin önemli dönüm noktalarından
biridir. Bu evrenin sonunda ortaya çıkan yeni koşullar ve görüntü, güncel pek çok soruna da kaynaklık etmektedir… bu genel görüntü içerisinde, dönemin kendine özgü koşullarını belirleyen etkenler arasında, yaşanan
yoğun nüfus hareketlerinin önemli bir rolü ve
işlevinin olduğu görülmektedir.”
İfadesiyle, araştırma konusu olan 1923 Türk-Yunan
Mübadelesi ile Türkiye’ye getirilen göçmenlerin etkin işlevini görüp tanımak ve toplumsal, iktisadî
yapıdaki yeni kazanımların temelindeki etkenleri anlama isteğinin yattığını
belirtmiştir.25
Arı’nın Büyük
Mübadele’si, 1923-1930 yılları arasındaki yedi yıllık zaman dilimini esas alan, mübadeleyi çok yönlü
inceleyen ve boşluğu dolduran önemli kaynaklardandır.
Bu yedi yıllık süre, Türk-Yunan Savaşı’nın bitiminden mübadele olayının genel evreleri olan
göçmenlerin taşınması, yerleştirilmesi ve üretici konuma getirilmeleri süreciyle, bu
aşamalardan sonra onların yeni toplum yapısına olan psikolojik, sosyolojik, siyasî ve kültürel uyum evrelerini
kapsamaktadır. Mübadele konusuna böylesi
ayrıntılı değinen bu ilk çalışmada, arşiv belgeleri, resmi istatistikler
ve yıllıklar, İzmir, Ankara, İstanbul, Trabzon, Samsun basını, hatıratlar, Türkiye Kızılay Derneği Arşiv malzemesi,
Türkiye Hilal-i Ahmer Mecmuası gibi zengin kaynaklarla, mübadelenin Türkiye’nin toplumsal
oluşum sürecine olan
24 Kemal Arı, Büyük Mübadele:
Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003.
25 Arı, a.g.e., s.v.
katkısı ve değişik boyutları
ortaya konulmuştur.26 Arı’nın mübadelenin değişik yönlerine ışık tutan çalışmaları ile alanına katkısı
devam etmektedir.27
Kendi kararları
olmayan bu mecburî
göç, mübadillerin geleceklerini de belirledi. Bu nüfus
değişimi, Anadolu ve Yunanistan’ın tarih boyunca bu kadar kısa bir sürede şahit olduğu en büyük
nüfus hareketiydi.
Türk tarih yazımında
dokunulmazlığı olan meselelerden biri; gelen mübadil kitlesinin Türk toplum yapısını homojenleştirdiği meselesidir.
Aslında gelenlerin yanı sıra giden Rum göçmen kitlesi
esas alındığında bunun toplumun homojenleşmesine uzun vadede etkisi olduğu gerçeğidir.
Meselâ, Girit Mübadilleri, mübadil
kimliği vb. konularda
araştırmalarını yürüten Ercan Sepetçioğlu’nun yorumuyla
da, Balkan Savaşları’nın ardından nüfusun millet-devlet üzerindeki etkisinin farkına
varan hem Türkiye
hem Yunanistan, 1923 mübadele öncesi nüfus ve göç siyasetini, siyasî amaçları doğrultusunda araç olarak kullanmışlardır;
fakat dil ve kültür gibi faktörleri dâhil etmemişlerdir ki bunda amacın millî devlet inşası olduğu bilinmektedir. Uygulamanın mecburî tutulması da bu iddiayı
doğrular niteliktedir.28
Tarihçiler, mübadeleyi, daha çok ülke nüfusunda yarattığı
etnik ve dinî homojenleşme, Türkleştirme siyaseti, mülkiyet ve üretim ilişkilerinin yeniden belirlemesi ve
sınıf yapısının yeniden biçimlendirmesi ile Anadolu coğrafyasında yaptığı
topyekûn dönüştürücü etkisi açısından da analiz ettiler.29 Meselâ, Ayhan
26 Arı’nın ifadesiyle bu yapılırken: “ortaya çıkarılan belgelerin ve bilgilerin, nesnel kalma gereğinin bilincinde
olarak sorgulanmasına çalışıldı ve konunun ilk bakışta hiç ilgili yokmuş gibi
görünen başka sorunlar üzerindeki
etkileri araştırıldı.” Bkz. Arı, a.g.e., s.3.
27 Kemal Arı,
“Kurtuluş Savaşı’nın Bitiminde Türkiye Dışına Yönelik Göçler ve Sonuçları”, Beşinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri: Değişen Dünya Dengeleri
İçinde Askeri ve Stratejik Açıdan
Türkiye,
(İstanbul, 23-25 Ekim 1995), Genelkurmay ATASE yay.,
Ankara, 1995, ss.496-504; yine konunun değişik yönleri
için bkz: aynı yazar, “Yunan İşgalinden Sonra
İzmir’de ‘Emval-i Metruke
ve ‘Fuzuli İşgal’ Sorunu”, Atatürk Araştırma
Merkezi Dergisi, VIl18 (Temmuz, 1990), ss.691-706; “1923
Türk- Rum Mübadele Anlaşması
Sonrasında İzmir’de ‘Emval-i
Metruke’ ve ‘Mübadil
Göçmenler”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, (Temmuz,
1990), ss.627-657; “Cumhuriyet Dönemi’nin İlk
Yıllarında Türkiye’de Mübadele, İmar, İskan İşleri ve Mustafa
Necati”, Mustafa
Necati Sempozyumu (Kastamonu, 9-11 Mayıs 1991), Kastamonu Eğitim Yüksekokulu yay., Ankara,
1991, ss.44-57; “Cumhuriyet Dönemi
Nüfus Politikasını Belirleyen Temel Unsurlar”, Atatürk
Araştırma Merkezi Dergisi, Vlll/23 (Mart, 1992),409-420; “Kurtuluş Savaşı Sonrasında İzmir’e
Yönelik Göçler ve Etkileri”, Üç İzmir, Yapı Kredi
yay., İstanbul, 1992, ss.273-282;
“Migration into İzmir Following the War
of İndapendence and its Effects”, The Three of İzmir, Yapı Kredi
yay., İstanbul, 1994, ss.273-282; “Türkiye'de Mübadele Dönemi Toprak
Mülkiyeti ve Tarımda Değişim”, Bilanço 98: 75
Yılda Köylerden Şehirlere, Türkiye İş Bankası yay., İstanbul, 1999, ss. 97-114; “Mübadele ve
Ulusal Ekonomi Yaratma Çabaları”, Toplumsal Tarih, Sayı: 68, Ağustos, 1999.
28 Sepetçioğlu, a.g.m. (2014).
29 Aktar, a.g.m., s.124; Ayhan
Aktar, “Homogenising the Nation, Turkifying the Economy”, Renée Hirschon (der.),Crossing the Aegean: An Appraisal of the 1923 Compulsory Population Exchange between Greece and Turkey, New York and
Oxford: Berghahn Books, 2003, s. 79-96; Mübadeleyi, ülkenin etnik ve ulusal saflığını pekiştirmede bir dönüm
noktası olarak gören Yunan
tarihçiler, bu olayı tamamen Anadolu
Rumlarının “makûs talihi”
çerçevesinde ele almışlardır. Bkz. Ayhan Aktar,
Aktar bir çalışmasında, mübadelenin
Milli Mücadeleden sonra meydana gelmiş, mecburî
olması ve mübadil olarak Türkiye’ye gelen Rumeli göçmenlerinin savaş sonrasında yanıp yıkılmış bir ülkede iskân edilmeye çalışılması gibi etkenler sonucunda, Türkiye’nin yaşamış olduğu
deneyimi daha sancılı olarak görmektedir. Türkiye’den giden Rumların, Türkiye’ye gelenlerin sayısının iki katından fazla olması sebebiyle, bu göç hareketinin Türkiye’ye daha geniş bir hareket
alanı sağladığı ve
mübadillerin iskânı konusunda “Türkiye’nin işi kolaydı” görüşlerinin aksine,
Türkiye’de mübadillerin iskânının pek kolay olmadığını ifade etmiştir.30
Keyder’in
ifadesiyle de; “Türkiye’de 1914-1924 yıllarının demografik ve
politik açıdan çalkantılı ortamı, söz
konusu dönem açısından hiç de benzersiz değildir, bu dönemde, etnik homojenlik idealine dayanan birçok
ulus-devlet kurulmuş, ya da bu tür ulus-devletlerin kurulması için mücadele edilmişti.”31 Yine
Keyder’e göre; 1923 yılında yapılan nüfus mübadelesinin sonucu olarak homojen
bir temel üzerine
kurulduğunu da ifade ederek, “iki tarafın politikacıları için de, etnik homojenlik anlayışları, kitlelerin kendi kaderlerini tâyin etmesi ilkesinden
daha ağır basıyordu.”32
Aktar’ın yorumuyla, on yıllık savaş sona erdiğinde
ve Türk-Yunan nüfus mübadelesi
tamamlandığında, Türkiye’nin toplumsal yapısı da değişmişti. 1906 Osmanlı nüfus verilerine göre sokaktaki her beş kişiden
birinin gayrimüslim olduğu
bir toplumdan 1927’deki cumhuriyet yönetiminin yaptırdığı ilk nüfus
sayımındaki sadece kırk kişiden
birinin gayrimüslim olduğu bir aşamaya gelinmiştir.33
Nüfus mübadelesinin sosyo-kültürel ve iktisadî
sonuçlarını inceleyen tarihçiler
göç olgusuna insan açısından yaklaştılar ve ulus-devlet savdizinine, belirli bir mesafede durarak
1923 Türk-Yunan nüfus mübadelesini eleştirel
bir bakış açısıyla
incelediler.34
Mübadele çalışmalarına bakıldığında, Mübadillerin gelişinin
Türk millî iktisadı
üzerinde, özellikle tarım üzerinde, olumlu etkisi olduğu yönündeki görüş,
Damla Demirözü, “Yunan Tarihyazımında Mübadele ve Göç”, Kebikeç, No. 22,
2006, s. 87; Keyder,
a.g.m. , s.53.
30 Aktar, a.g.m., s. 125-126. Türkiye 1919-1922 yılları arasında
savaş alanıydı. Ülkenin
Batısı önce adım adım Yunan işgalini yaşamış ve daha
sonra da Milli Mücadele’nin en şiddetli savaşları burada yaşanmıştır. Türk-Yunan ordularının askerî operasyonları sonucunda evler yanmış
ve
binlerce kişi evsiz kalmıştır. Mübadiller Türkiye’ye
gelmeye başladıklarındaki tahribatın etkisi oldukça tazeydi.
31 Keyder, a.g.m., s.53.
32 Keyder, a.g.m., s.57.
33 Aktar, a.g.m., s.154.
34 Müfide Pekin
(Der.), Yeniden
Kurulan Yaşamlar: 80. Yılında Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi; Müfide Pekin (Der.),
Mübadil Kentler,
Lozan Mübadilleri Vakfı, İstanbul, 2012); Ayhan Aktar, “Homogenising the Nation, Turkifying the Economy”, Renée Hirschon (Der.),
Crossing
the Aegean: An Appraisal of the 1923 Compulsory Population Exchange between
Greece and Turkey,
Berghahn Books, New York and Oxford,
2003, ss. 79-96;
Fahriye Emgili Tarih
ve Günce, I/1, (2017 Yaz)
araştırmacılarca benimsenmiştir.35 Bununla birlikte, mübadele ile gelenlerin Türk iktisadı üzerindeki etkileri ayrıntılı
biçimde çalışılmamıştır. İktisat tarihi alanında, mübadillerin sektöre katılımına dair çok az çalışma mevcuttur. Ancak, yine de mübadillerin Türk iktisadına olumlu katkılarının olduğunu
savunan duruştan vazgeçilemez.
Elbette, üretime
ilişkin konularda kazanılmış teknik bilgi, birikim
ve deneyimler, iktisadî
kalkınma yarışına katılacak
Türkiye için önemli olmuştur. Arı’ya göre de Yunanistan’dan çok sayıda
Türk göçmenin getirilişi bu açıdan etkili oldu.
Bu göçmenlerin Anadolu köylüsüne oranla teknik konularda daha çok bilgi sahibi oluşları, tarım ürünlerinin türleri
ve nitelikleri konusunda
ise bilinç düzeylerinin yüksek oluşu, modern bir Türkiye
yaratma çabasında önemliydi. Yunanistan’dan gelen mübadiller yeni tarım tekniklerini Türkiye’ye aktardılar. 36
Öte yandan,
çalışmalardaki ortak görüş; mübadillerin Türk iktisadî hayatına olan katkıları ortaya konulurken karşılaşılan aksaklıklar ve uygulamadaki yanlışlıklar da belirtilmiştir. Mübadele göçmenlerinin
Türkiye’ye getirilişlerindeki ve
yerleştirilmelerindeki en temel mesele, parasal kaynakların yetersizliği idi.37 Anlaşılan
o ki göçmenler ne derece zor koşullarda Türkiye’ye gelmiş olduklarına dikkat çekilmektedir. Çoğunun ayağında
çarıktan, sırtında gömlekten başka bir şey bulunmuyordu.
Şartların olumsuz
yönde zorlamasıyla, kimi mübadillerin mesleklerini ya da uğraşılarını uygulamayacakları yörelere yerleştirilmeleri,
üretim yönünden önemli kayıplara
sebep olmuştur. Türkiye’yi terk eden çiftçi Rumlarla, Türkiye’ye gelen Müslüman mübadillerin hem sayısal hem de
nitelik yönünden terk etmiş oldukları topraklar arasındaki fark bunun başlıca
sebebiydi.38 Aynı meseleye başka araştırmacılar da vurguda bulunmuştur. Tüccarların ve işadamlarının, yalnızca İstanbul
haricindeki ticaret merkezi olan şehirlerden ve limanlardan göç etmesi, bölgedeki iktisadî hayatı kökünden sarstı.39 Keyder’in
bu konudaki tespitlerinde, Ermenilerin
ve Rumların Türkiye’den ayrılmaları, önemli oranda iktisadî alanda girişimcilik becerisini kaybetmek demekti.
Aynı zamanda, bu dramatik bir değişmenin yanı sıra Cumhuriyet kurulduğunda bürokrasinin karşısında hiçbir rakip kalmadığına işaret etmiştir.40
35 Bkz. Fahriye
Emgili, “Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinin Türkiye
Cumhuriyetinin Milli İktisadına Oluşumundaki Etkisi”, TSA / YIL: 18, Özel Sayı S: 3, Ocak/January
2014, ss.105-121; Arı, a.g.e., s.2, 158; Sepetçioğlu, “İki Tarihsel “Eski”…”,
s.70.
36 Arı, a.g.e., s.2.
37 1923 yılından 1929 yılına değin harcanan
para tutarı, 28.018.352
lira idi. Arı, a.g.e., s.148.
38 Arı, a.g.e., s.152; Finans, sanayi ve ticaret büyük oranda Hıristiyan
nüfusun elinde olduğu için,
Türkiye girişimci sınıfını kaybetti. Renee Hirschon, “Lozan Sözleşmesi’nin
Sonuçları: Genel Bir Bakış”, Ege’yi Geçerken 1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,
İstanbul 2005,
s.17; Emgili, “Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinin..”, s.115,
118-119; İpek, a.g.e., s.41. 39 Bkz. Aktar, a.g.m.,s.118.
40 Çağlar Keyder, Türkiye’de Devlet ve Sınıflar, İletişim Yayınları, İstanbul 1989, s.67.
Araştırmalarda üzerinde
durulan ortak meselelerden biri de gelen göçmenlerin önemli bir kısmı eski sahip oldukları iktisadî
durumlarına kavuşamazken, küçük bir azınlığın
haksız kazançlarla servetlerine servet kattıklarıdır.41 Ayrıca araştırmalardaki hâkim ortak görüş;
Yunanistan’dan gelen bu mübadillerin
büyük kısmı, çiftçilikle uğraşan kimselerdi. Bunların bir kısmı kısa sürede kendilerine yeter hale gelmişler,
ülke için avantaj sağlamışlar ve devlete sorun olmamışlardır. Ancak bunların alışık olmadıkları iklim koşullarındaki bölgelere ve tarımsal alanlara
yerleştirilmeleri onların uzmanlığından yeteri ölçüde yararlanılmasına mani olduğu görüşü
de başat tespitlerdendir.42
Sabahattin Ali, Çirkince
adlı romanında bu meseleye şöyle değinmiştir: “Göçmenlerin çoğu meteliksizdi. Para yedirip işlerini
gördürmeyince, hepsi bir yana dağıldı.
Rumeli’de koca çiftlik bırakan bir adama, yüz ağaç zeytin düşmedi de,
köyünde bir baskısı olan burada üç
fabrikaya sahip çıktı.”43
Mübadeleye olan
ilginin azlığını açıklayacak bir başka sebep olarak, gelen kitlenin sosyo-iktisadî yapısı da
gösterilebilir. Mübadillerin büyük çoğunluğunun kırsal kesimden gelmesi ve gelenlerdeki okuma yazma oranının
düşük olması, ilk kuşak mübadillerin yaşadıklarını yazılı hatırat
haline getirmelerini engellemiştir.
Öte yandan, doğduğu
topraklardan ayrılmak zorunda kalan bu insanların hayat hikâyeleri tarihî açıdan da önemlidir. Göçmenler, mübadiller, Türkiye’ye geldiklerinde, bunların ellerinde bir takım anı defterleri, günlükler
falan bulunmuyordu. Göç öncesi
dönemi, göç yolculuğunu, olayların oluşu sırasındaki duyguları kayıt edenlere ait hatırat yok denecek kadar azdır.
Bunun belli başlı üç sebebi ileri
sürülebilir: Birincisi, gelenlerin sosyo-iktisadî konumlarıyla ilgilidir. Selânik gibi belli yörelerin dışında,
gelenlerin önemli bir kısmı kırsal alanlardan
geliyordu. Okuma yazma düzeyi düşük, köylü bir topluluktan geriye kalan
bu tür kayıtlar, son derece
sınırlıydı. Hatırat ya da günlük tutma gibi bir gelenek, Türk kültüründe pek alışkın olunan bir şey değildi. Bununla
birlikte, yaşananları unutmak,
hatırlamamak gibi, ilginç
bir toplum psikolojisi de söz konusuydu.44
Ancak, mübadele
olayının üzerinden seksen yıllık bir zaman dilimi akıp gittikten sonra, üçüncü ve dördüncü
kuşaklarda biraz da romantik bir yaklaşımla ortaya
çıkan kökenleri araştırma ve öğrenme merakı, hiç şüphesiz ki mübadele ile ilgili çalışmaların sayısında da bir artışa sebep olmuştur.
Buna bağlı olarak,
hayattaki
41 Arı, a.g.e., s.152; Aktar, a.g.m. , s.130-131; Ömer Dürri Tesal, “Türk Yunan İlişkilerinin Geçmişinden Bir Örnek: Azınlıkların
Mübadelesi”, Tarih ve Toplum, IX/53 (Mayıs 1988), s.52, (s.46- 52).
42 Tolga Köker, “
Göçmenlik Dersleri, Türkiye’de Zorunlu Göç Deneyimi”, Ege’yi Geçerken 1923 Türk-Yunan Nüfus
Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2005, s.300,
308, 309; Aktar, a.g.m., s.139, 142-143; Sophia Koufopoulou, “Türkiye’de Müslüman Giritliler, Bir Ege Topluluğunda Etnik Kimliğin Yeniden
Belirlenmesi”, Ege’yi Geçerken 1923 Türk-Yunan
Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005, s.319.
43 Sabahattin Ali, a.g.e., s.17.
44 Arı, “Mübadele Araştırmalarına Yönelik…”,
s.128.
bazı mübadillerin anlattıklarına
dayanan hatırat kitapları şeklinde veya konuya
değişik açılardan yaklaşan ve değerlendiren araştırmalar şeklindeki
birçok kitap yayınlanmıştır.45
Meselâ, Yunanistan’dan Florina kazasından Ayvalık’a, oradan da Kemalpaşa’ya gelen bir ailenin anılarını
kitaplaştıran Engin Berber,46 hafızalardan kağıda dökülen bu anılarla mübadele ile
yaşananları aile tarihî olmaktan çıkarıp, bizleri geçmişle
yeniden buluşturmaya aracılık
etmiştir. Engin Berber,
anıları hafızalardan alıp kağıda dökerek yaşananları aile tarihi olmaktan çıkarmış, geçmişle
yeniden buluşmamıza aracılık
etmiştir. Bu hikâyede
mübadillerin anlatısına göre;
“1924 Temmuzu’na kadar ablamlarda kaldık.
Sonra gitme zamanımız
gelince ve beyanname muamelelerimiz tamamlanınca, bütün eşyalarımızı denk yaparak, Selanik’e gidecek yük
trenine verdik. Bizler de ablamlarla beraber,
istasyona yakın olan Lijeni köyü’ne, bir Bulgar ahbabın evine misafir
olduk. Bize çok ikramda bulundular. Ayrılacağımız için çok üzüldüklerini
söylediler. Tabii, şu kadar yıl beraber yaşamış olmanın ve iyi geçinmenin etkisi sonucu böyle olacaktı.
Ya biz, daha mı az üzüntülü idik? Yıllar
yılı aynı yerlerde, dedelerimizden kalma bir kurulu düzenimiz vardı. Oralardan ayrılmak kolay mı idi?... Expres geldi. Gözyaşlarıyla trene bindik. Tren hareket ettiğinde
babam:’Çocuklar, son bir defa dönüp memleketimize bakın’
dedi. Büyük buğday tarlamızın ortasından demiryolu geçmiş, tarlayı
ikiye bölmüştü. Gözyaşlarımız yanaklarımızdan süzülüyordu. İçimiz yanarak ağlıyorduk. Sanki göğsümüzden ciğerlerimizden koparılmış gibi, bir acı
duyuyorduk. Vodina’yı geçinceye kadar
böyle devam ettik… Anayurdumuza, Anadolu’muza ve ağabeyime kavuşacağımızı, orda güzel günler göreceğimizi düşünerek, kendimizi avutmaya çalışıyorduk. (…) işte babam, aynı hayatı burada da sürdüreceğini
zannetti. Kocaman ağacı yerinden söküp, başka yere dikmeye kalkınca, sonucunda ne olacağı
bellidir. İşte biz öyle olduk, çok sarsıldık.”47
Berber, İzmir’e
iskân edilen göçmenlere özgü kültür unsurlarının, kamu alanına
yeterince yansımadığını ifade ederek bir gözleminden bahsetmektedir. O’na göre, bir Yunanlı Atina’da,
Paskalya Yortusu’nda İstanbul’da yediği yemek ve tatlıları
yiyebileceği lokantaları ya da haşlanmış patates ve otlardan ibaret küçük mezelerle, Girit rakısı içebileceği Girit
meyhanelerini kolaylıkla bulabilir; ancak Girit’ten, Kafkaslar’dan veya Bosna’dan on binlerce göçmenin
yurt tuttuğu İzmir’de,
sadece bu yerlerin
yemeklerini tadacağınız bir lokanta, müziklerini dinleyebileceğiniz bir yere rastlamanın oldukça
güç olduğunu ifade etmektedir.
45 Lüfti Kuzucu’nun
Niğde’ye iskân edilen Krifçe mübadillerini anlatan araştırması için bkz. L. Kuzucu, Krifçe’den Yeşilburç’a Mübadil Yaşamlar, Lozan
Mübadilleri Vakfı Yayınları, İstanbul, 2008;
Akın Üner, Çalı Harmanı -
Mübadele, Erol Yayıncılık, Samsun, 2010; E.E. Ergir,Giritli Mustafa, İzmir, 2000;
H.İ.Gülcan, Mübadil İnsanlar, Lozan Mübadele Vakfı İnsanları, İstanbul, 2010.
46 Engin Berber, Rumeli’den İzmir’e Yitik Yaşamların İzinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür
Yayını, İzmir 2002, ss. 37-55.
47 Berber, a.g.e., s. 41-42.
Türk Yunan Nüfus
Mübadelesi Hakkındaki Araştırmalara… Tarih ve
Günce, I/1, (2017 Yaz)
Bunun sebebi, Cumhuriyet’in ilanını
izleyen ilk yıllarda, millî devlet inşa etmeye
koyulan devletin siyasetiydi. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin böyle
yerelliklere izin vermesi modernleşme
projesini baltalayabilirdi. Böylece, “vatandaş Türkçe konuş” kampanyalarının yürütüldüğü dönemde, göçmenler
yerli halkın kendilerine yakıştırdığı “yunan tohumu”,
“gâvur” gibi suçlamalara mârûz kalarak, kültür değerlerini toplumla
paylaşmaya çekinmişler ve kendi içlerine
kapanmışlardır. Berber’e
göre, bu durum Giritli mübadillerin evliliklerini kendi aralarında yapma sebebini daha anlaşılır kılmaktaydı.48
Günümüze değin ihmal
edilmiş olan bir şey de birinci kuşak ve ikinci kuşak mübadillerin kişisel tanıklıklarıdır ve kendilerinin kaleme almış olduğu çalışmalardır.49 Bu kişilerin anlatıları çok yakın zamana kadar
bilimsel ciddiyet ve nesnellik iddiasında olan akademik tarih yazımının dışında
bırakılmış olsa da, günümüzde araştırmacıların önemsediği ve ilgilendiği önemli verilerdendir. Özellikle 1990’lardan bu yana bireysel
ve toplu hafızanın ifade edilmesine, geçmişin
ve göç edilen mekanların toplumdaki yerine ilişkin artan bir ilgi söz
konusudur.
Raif Kaplanoğlu'nun Bursa'da Mübadele50
çalışması, göçmen kenti
Bursa'ya iskan edilen mübadele göçmenlerinin kente olan etkileri,
mübadillerin göç yolculuğu
ve gelinen yerdeki
durum ile ilgili tespitler içeren;
yüz yüze canlı tanıklıklara
dayanan bir alan araştırmasının ürünü olması bakımından 'ilkler'dendir. Bu amaçla,
47 köye gidilerek 85 yaş civarındaki kişilerle
sözlü tarih çalışması
yapılmıştır. Günümüzde mübadeleyi yaşamış birinci kuşak mübadillere
ulaşmanın neredeyse imkânsız
olduğu düşünülürse, bu anıların derlenmesi mümkün olmasaydı kişilerin
hafızalarına yolculuk yapmak mümkün olmayacaktı.
Mecburî göçleri
yaşayan insanların Türkiye'ye gelişinin veya geldikten sonra karşılaştıkları sorunların fazla
araştrılmadığını Bursa'da
Mübadele kitabında ifade eden
Kaplanoğlu, Bursa'nın ülkemizde göçmen sorunları karşısında 'en fazla canı yanan' kent olduğunu, 'çünkü Bursa bir göçmen kentidir',51diyerek kent tarihi araştırmalarının önemine dikkat
çekmiştir.
Ancak, mübadeleden hemen önce ya da hemen sonra doğmuş kişilerle, onların kişisel deneyimlerini, anılarını
ve muhacir olmanın anlamını sorgulayan sözlü görüşmelerin yer aldığı metinlerdeki mübadil ifadelerine bakıldığında, mübadillerin hikayelerinin birbirine benzediği dikkat çeker. Mübadeleden önce sahip olunan mal varlığınının efsaneleştirilmesi ve geride bırakılan memkeletin,
48 Berber, a.g.e, s.ıx.
49
Mübadele ile Girit'ten, Adana, Mersin, Tarsus ve Dörtyol'a
1924 yılında yerleştirilen mübadillerin yaşam öyküleri, örf, adet, gelenek ve
görenekleriyle alışkanlıklarının 200’ü aşkın
fotoğrafla gözler önüne serildiği ve mübadelede başlarından geçen zorlukların anlatıldığı Hançerli'nin çalışması nadir örneklerdendir. Yüksel Hançerli, Giritli Mübadillerin
Son Durağı: Çukurova, Hançerli Fotoğrafçılık Yayınları,
2007.
50 Raif Kaplanoğlu, Bursa’da Mübadele
(1923-1930 Yunanistan Göçmenleri), Avrasya Etnografya Vakfı
Yayınları, Bursa, 1999.
51 Kaplanoğlu, a.g.e., s.8.
Fahriye Emgili Tarih
ve Günce, I/1, (2017 Yaz)
geçmişin yüceltilmesi bu hikayelerin
temel mevzuudur. Meselâ, Kemal Yalçın'ın Emanet Çeyiz: Mübadele İnsanları (1998) adlı kitabında, çok çarpıcı biçimde
bu hikayeleri okumak mümkündür. Genellikle, anlatılarına başvurulan kişiler
memleketlerinden çoşkuyla söz ederek, oralarda
ne kadar huzurlu
bir hayat sürdürdüklerinden bahsederler.52
Yerel tarih
çalışmalarında eksiklik canlı kaynaklara ulaşıp, onların anılarını günümüze aktarmada yaşanmıştır. Kurtuluş Savaşı konusunda yerel tarihçilerin geç kalmışlığı aynı şekilde mübadele
konusunda da kısmen ortaya çıkmıştır. Antlaşmaların kişiler ve topluluklar üzerindeki etkisi görece az incelenmiştir.
Kent tarihi ve göç çalışmaları ile bilinen İlhan Tekeli ise, iki halkın mecburî yer değiştirmesi
olayı ile balkanlaşma göçleri arasında önemli benzerlikler ve sebep sonuç ilişkileri bulunduğuna dikkat çekerek;
imparatorluğun küçülmesi sırasında ortaya
çıkan nüfus yer değiştirmelerinde olduğu gibi konunun sosyal ve iktisadî boyutuna
da yoğunlaşmak gerektiğini söyler. Ayrıca, son yıllarda yapılan
çalışmalarda ulusçuluğun ötekileştirme çizgisinin aşılmaya çalışıldığı görülmektedir diyerek, Mehmet Ali Gökaçtı’nın çalışmasında
olduğu gibi yerleşme sürecinin ayrıntılandırılmasını destekler.53
Ayrıca, mübadillerin
eski memleketlerindeki yani Yunanistan’daki hayatları araştırmaların bir diğer eksik olan tarafıdır, denilebilir. Bir
yüksek lisans tezinin kitaplaştırılmış hali olan Girit Kandiye’de Müslüman Cemaati adlı kitap, Girit Müslümanlarının, Yunanistan vatandaşı olarak 1923’teki
mübadeleye dek sürdürdükleri hayatı; sosyo-iktisadî ve hukukî boyutu açısından, büyük ölçüde Cemaat-ı
İslamiye kaynakları doğrultusunda ele alan, dikkate
değer önemli çalışmalardandır. 54
Mübadele konusu ele alınırken
mübadele olgusunun geneline
yönelik çalışmaların yanı
sıra, belli bölgelerden gelen mübadillerin durumuna yönelik de makaleler
yazılmıştır. Ancak belirtelim ki doğrudan Girit Müslümanlarının mübadelesi ile ilgili çalışmalara ilgi mevcuttur. Girit mübadillerinin durumu çalışmaların
içerisinde değerlendirilen bölümler olarak karşımıza çıkmakta ya da konuyla
ilgili makale düzeyindeki çalışmalara rastlanmaktadır.55 Mübadele konulu
52 Mübadil anlatıları ve Mersin örneği için bkz. Fahriye Emgili, Yunanistan’dan Mersin'e:
Köklerinden Koparılmış Hayatlar,
Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul,
2011.
53 İlhan Tekeli, Göç ve Ötesi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul,
2008, s.48
54 Yakın dönemde hazırlanan çalışmalardan olan bkz. Melike Kara, Girit Kandiye’de Müslüman
Cemaati 1913-1923, Kitap Yayınevi,
İstanbul, 2008, ss.39-78.
55 Mehmet Ali Gökaçtı, Nüfus Mübadelesi: Kayıp Bir Kuşağın
Hikayesi, İletişim Yayınları, 5. Baskı,
İstanbul, 2008, s.100; Cunda Adasına yerleştirilen Giritli mübadillerinin
nüfus mübadelesinden nasıl
etkilendiğini inceleyen bir çalışma için bkz. Kourfopoulou, a.g.m, ss.314-328; Tuncay Ercan Sepetçioğlu, “Türkiye’de Ana Dili Türkçe
Olmayan Göçmen Topluluklara Yaklaşımlara Dair Bir Örnek: Girit Göçmenleri”, ÇTTAD,
IX/20-21, (2010/Bahar-Güz), ss.77-108; Pınar Şenışık, “1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi:Erken Cumhuriyet Döneminde Modern Devlet Pratikleri ve Dönüşen Kimlikler”, Studies Of The Otoman
Domain, C.6, Sayı: 10, Şubat 2016,
ss.83-118.
Türk Yunan Nüfus
Mübadelesi Hakkındaki Araştırmalara… Tarih ve
Günce, I/1, (2017 Yaz)
bu çalışmaların Girit’e dair ortak
noktası, özellikle 1913-1923 yılları arasında Girit Müslümanlarının sıkıntılı ve tedirgin bir hayat sürdüğü ve artık Rumlar ve Türklerin
birlikte yaşam koşullarının ortadan kalktığı noktasıdır. Vurgulanan bir diğer nokta, Girit mübadillerinin taşınmaz mallarının
akıbetinin ne olacağı ve mübadeleden sonra ne kadar Giritlinin Türkiye’de hangi şehirlere nakledileceği konusu olmuştur.56
Bunun yanı sıra Türkiye’de mübadillerin yerleştirildiği kentler
özelinde yapılan araştırmalar
ile nüfus değişimi ayrıntılandırılarak, mübadelenin kentlerin demografik, sosyo-ekonomik yapısına olan etkileri değerlendirilmiştir.57 Bu çalışmaların önemli faydası da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci içinde karşılaşılan
güçlüklerin ve mübadillerin dramının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunabileceği gibi bölge tarihinin daha
iyi bilinmesine de yardımcı olacağıdır. Mübadillerin yerleştirildikleri bölge veya şehirlerin araştırılması daha özel bilgilerin
gün ışığına çıkmasını sağlayacak ve mübadillerin beslenme, barınma, sağlık, arazi dağıtımına ilişkin sorunlar, mülkiyet eşdeğerliliklerinin belirlenmesine yönelik uygulamalar, geçimin
ve üretimin sağlanmasına yönelik çabalar daha anlaşılır olacaktır.
Ayrıca, kentlerde
mübadillerle yapılan sözlü tarih çalışmalarının bu araştırmalarda
kullanılması, mübadele olayının insanî boyutunu değerlendirmek açsıdan da önem arz etmektedir.
Tarih
araştırmalarında Müslüman mübadiller kimi zaman getirdikleri sosyo- kültürel ve iktisadî değerler ile yerleştirildikleri iskân bölgesine katkıda bulunurken dindaş ve bizden biri olarak kimi zaman da yerli unsurlar ile yaşanan uyum sorunları, farklı dil konuşmaları sebebiyle vs. göz önüne alındığında “yabancı” olarak algılanmışlardır. Böylesi çalışmalar da mübadil bireylerin uyum, dil, kültürel
açısından incelemelerine olanak sağlamaktadır.
2.
Türk Edebiyatı’nda Mübadeleye Bakış
Mübadele konulu çalışmalar ve özellikle edebiyat
alanında gün geçtikçe
artmakta olan roman ve anı türündeki çalışmalar edebiyatı zenginleştiren ve geliştiren eserler olarak kabul edilmelidir.
Tarih yazımında
görülen sıkıntılar belki de en çarpıcı şekliyle roman, hikâye ve anı türünün
örneklerinde ifadesini bulmaktadır. Son dönemde Girit konulu romanların literatüre eklenmesi elbette
öncelikle Girit nostaljisinin sonra da söz konusu sıkıntıların dile getirilişinin bir yolu olarak algılanabilir. Roman, hikâye ve
56 Cahide Zengin Aghatabay, Mübadelenin
Mazlum Misafirleri, Mübadele
ve Kamuoyu 1923-1930, Bengi Yayınlan, İstanbul,
2007, s. 159-160.
57 İpek, a.g.e., Kaplanoğlu, a.g.e.,;
Nesim Şeker, Türk Yunan Nüfus Mübadelesi Antlaşması Sonucu Bursa’ya Gelen Göçmenlerin Kentin Sosyal
Yapısı Üzerindeki Etkileri (1923-1935),
Bursa, 1995; Emgili, a.g.e.
Fahriye Emgili Tarih
ve Günce, I/1, (2017 Yaz)
anılar daha önce de belirttiğimiz gibi
yaşanan acı ve sıkıntıları belki de en anlaşılır kılan türlerdir. İlk mübadele romanı olma özelliğine sahip olan
çalışma Girit'ten koparılan ve
Ayvalık’a göç edenlerin hüzünlü hikayesini anlatmaktadır.58 Üçleme şeklinde yazılan romanın ikinci kitabı59 Ayvalık’a
göçten sonra burada yaşanan sıkıntılara değinmektedir. Üçüncü kitap ise 1940'ların Yunanistan’ı ve Cunda adasında
geçmektedir.60 Mübadele romanlarının başka bir örneği
olarak Altınsay’ın romanı61
vapurdan son kez Girit'e
bakan mübadillerin “Kritimu!
Omorfı nisi!” Girit’im,
Güzel adam benim.”
sözleriyle sona erer. Mübadele edebiyatının ilk örneklerini oluşturan
sınırlı sayıdaki bu romanlar, temelde
köklerinden koparılmanın acısını
ve hüznünü yansıtmaktadır.
Türk edebiyatında da 1923-1980 arası dönemde, Herkül Milas’ın ifadesiyle “özellikle 1960 yılına kadar, edebiyatta mübadeleye
yapılan referanslar son derece azdır ve çoğu kez de dolaylıdır. Mübadele olayı ayrıca yazarların siyasî ideolojisine göre farklı biçimlerde yorumlanmıştır.”62 Görülen o ki tarih alanında yaşanan
sessizlik edebi metinlere
de yansımıştır.
Meselâ, 1960 öncesi
kaleme alınan bir romanda mübadele nasıl ele alınır? Sabahattin Ali’nin 1947 tarihinde yayımlanan Sırça
Köşk63 adlı öykülerinin toplandığı kitapta yer alan ve mübadeleyi konu alan ilk kısa öykü olan Çirkince’de mübadelenin iktisadî sonuçları üzerinde durulmuştur. Bu öykünün kahramanı
olan Türk iki defa Çirkince adlı
kasabayı ziyaret eder. İlk seferde, bu kasabada Rumlar yaşamaktadır. Rumlar yaşarken kasaba adeta cennet
gibidir. Kasabanın sakinleri mahir insanlardır. Kasaba canlı, sokaklar temizdir. Kasaba sakinleri, gündüz incir ağaçları
ve zeytinleri ile meşguldürler. Geceleri
ise, mandolin çalar, kadın erkek birlikte eğlenirler. Romanın kahramanı ikinci
defa kasabaya geldiğinde mübadele olmuştur. Kasabaya
İskeçeli göçmenlerin gelişinden sonra kasabada, üstü başı sefil çocuklar oynamaktadırlar. Evler harap vaziyettedir. Bu evlerde insanlar
ile hayvanlar birlikte
yaşamaktadırlar. Romanın kahramanı
yaşlı bir adama şu soruyu sorar:“Bizim elimize geçen her yer böyle mi olacak?”
Yaşlı adamla olan diyalogdan çıkan sonuca göre, kasabadaki bu değişime iktisadî
sebepler yol açmıştır. Yunanistan’dan buraya gelen köylüler doğdukları topraklarda tütün ektikleri
için incirden, zeytinden
anlamazlar. Ayrıca, yerel feodal beyler yeni gelenlerin topraklarına el koymuşlardır. Devlet dahi bu ağalar tarafından
yönetilmektedir. Yazar bu öyküsü ile mübadeleye farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak; devlet ve feodal
yapı üzerinden ve mübadelenin insanlara yüklediği iktisadî
yük açısından eleştirel bir şekilde bakmıştır.
58 Ahmet Yorulmaz, Savaşın
Çocukları, Girit'ten Sonra Ayvalık, Belge Yayınlan, 1998. 59 Ahmet Yorulmaz, Kuşaklar ya da Ayvalık Yaşantısı, Remzi Kitabevi,
İstanbul, 2002. 60 Ahmet Yorulmaz,
Girit'ten Cunda'ya,
Remzi Kitabevi, İstanbul,
2003.
61 Saba Altınsay, Kritimu, Girit’im
Benim, Can Yayınlan, 2004.
62 Herkül Milas, “Türk Edebiyatında Nüfus Mübadelesi Metinlerin Arkasındaki Fısıltı”, Egeyi Geçerken 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, Derleyen Rennee Hirschon, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul,
2005, s.330.
63 Sabahattin Ali, “Çirkince”, Sırça Köşk, Bilgi yayınları, İstanbul, 1947.
Bir başka yazar
Kemal Tahir, Kurt Kanunu’nda Rumların geride bıraktıkları tarla ve evlerin eşit olmayan bir şekilde
Türklere dağıtıldığını dile getirmiştir.64 Bir başka yazar, Hasan
İzzettin Dinamo’nun Ateş Yılları65 romanına göre de, Türkçe konuşan Ortodoks Hıristiyanların mübadeleye tabi tutulması doğru
bir uygulama değildir.66
Bir de Yaşar
Kemal’in “Bir Ada Hikâyesi Dörtlemesi” vardır. Yaşar Kemal’in, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana adlı birinci
kitabı; Rumların bir adadan mübadele sebebiyle
ayrılışından sonra Müslüman Poyraz Musa’nın adaya yerleşmesi etrafında
gelişen olayları konu edinir. Romanda anlatılan Rumlar Osmanlı
Devleti’ne bağlılık içindedirler. Yunanistan’a göç etmek istememektedirler. Romanda, Rumlar, Türkler,
devlet memurları, askerî yetkililer Rumların
adadan ayrılmalarını istememektedirler.67
Millas’a göre
birinci nesil yazarlar yapıtlarında mübadele öncesi yaşamı ve mübadeleyi anlatırlar. Millas’ın ifadesiyle; “yani ‘görgü şahidi’
gibi yazdılar. Sonraki
yazarlar, olayla doğrudan ilişkileri sınırlandığı oranda daha soyut,
dolaylı, zaman zaman sembolik,
hatta masalımsı ve nostaljik bir anlatıma yönelmişlerdir. Özellikle ikinci ve
üçüncü kuşak yazarlarda bu özellikler daha belirgindir.” Bu örneklere baktığımızda anlatılanın, kişilerin hikâyesi
olduğunu görürüz. Mübadele
bu hikâyelerin acı finalidir.
“Türk yazarlar 1930 kuşağından farklı olarak bu olayların görgü şahitleri değildir,
bundan dolayı da anlatım daha soyut, daha çok genellemelere dayalı ve daha duygusaldır. Belki
daha az ‘gerçekçidir’ bile denebilir.
Buna karşın, göç olayını yaşayanların yazdığı
romanlara kıyasla son 5-10 yılda roman yazanların önemli bir ‘avantajı’ var: ulusçu
ideolojiye ve yaşanan olaylara zamanın sağladığı
bir mesafeden bakabilmişlerdir. Yaklaşımları hem daha soğukkanlı hem daha tarafsızdır.” 68
Mübadele edebiyatı konusunda önemsenmesi gereken başka bir çaba da 2001 yılında kurulan Lozan Mübadilleri Vakfı’nın
yayınladığı, “Mübadelenin 85.
Yılı Öykü Yarışması
Seçkisidir.”69 Vakfın mübadele literatürüne bir başka katkısı Girit'in
sözlü kültürel mirasının derlenerek sırlarının bir nebze olsun bilinir kılınmasıdır.70
64 Kemal Tahir, Kurt Kanunu, Bilgi Yayınları, İstanbul, 1969.
65 Hasan İzzettin Dinamo, Ateş Yılları, Yalçın Yayınları, İstanbul, 1968.
66 Milas, a.g.m., s.333.
67 Yaşar Kemal, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Adam Yayınları, İstanbul,
1998, s.74, 222.
68 Bkz. Herkül Millas,
a.g.m.
69 Mübadele Öyküleri,
Mübadelenin 85. Yılı Öykü Yarışması
Seçkisi, Der. Müfide
Pekin, Lozan Mübadilleri Vakfı Yayınlan, İstanbul,
2009.
70 Belleklerdeki Güzellik,
Girit, Maniler, Atasözleri, Deyimler, Tekerlemeler, Ed.
Müfide Pekin, Lozan Mübadilleri Vakfı Yayınlan, 2007.
Sonuç
Türkiye ile
Yunanistan arasında yaşanan mecburî nüfus değişimi, savaş ve barış görüşmelerinin sonucu olan göç
vakalarından birine örnek teşkil etmektedir.
Lozan Sözleşmesi, 1. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan pek çok uluslar
arası antlaşmadan birisidir. Büyük
imparatorlukların sona erdiği dönemde gerçekleşen millî-devlet oluşumunun ifadesidir. Ulus devletler oluşturulurken, devletlerin çıkarları için, toplulukların yerinden
edilmeleri uygun görülmüştür. Bu durum da o dönemin
şartlarına en uygun çözüm olarak görülmüştür.
Türk tarih yazımında
yer aldığı kadarıyla mübadeleyi konu alan metinlerin tahlili, iskân, millî kimlik, anavatan,
vatandaşlık, mübadelenin Türk toplumu üzerindeki etkisi ile ilgili bazı sonuçlara
ulaşmayı mümkün kılmaktadır. Araştırmalarda ifade edilen görüşlere bakıldığında, mübadele ile Yunanistan homojen bir yapıya
kavuşmuş iken bu durum Türk toplumu için uzun vadede olumlu bir hadisedir
ve mübadele Türkiye’nin homojen bir nüfus yapısına kavuşmasına etkide bulunan göç olaylarından biridir.
Müslüman mübadiller için memleket kaybı, devletleri olduğu sürece bir felaket
sayılmazdı. Çünkü Müslüman topluluklar için bir toprak ya da yer duygusu her zaman Müslüman
bir devlet ile ilişkilendirilmiştir. Kaybedilen topraklardan eve dönüş hep anavatana doğru olmuştur.
Öte yandan,
Ege’nin iki kıyısında
mübadeleyi yaşamış insan toplulukları “memleket” hasretini yaşamıştır. Evinden
ve doğduğu topraklardan edilme deneyimi, iki
ülkeye göç edenler için ortak bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette, nüfus mübadelelerinin ve yaşanan göçlerin
insanlar için bedeli
yüksektir ve özen gösterilmesi gereken
bir meseledir. Göç deneyimi ile yaşanan kayıplar
sonraki nesillere de aktarılmıştır.
Günümüze değin,
mübadeleye dâhil olan ve Türkiye’ye yerleşen Müslüman- Türklerin deneyimlerine ilişkin pek fazla bir şey
bilinmemekteydi. Ancak, ikinci ve üçüncü
kuşakların, kökenlerine ve tarihi bağlarına olan ilgi giderek artmakta ve bu da Türkiye’de yapılan tarihî ve edebî
çalışmalara yansımaktadır. Genel olarak, iki
ülkenin karşı karşıya kaldığı bu eşsiz göç olayı ile yaşanan deneyimler
farklıdır ve iki ülkenin
araştırmacılarının konuyu ele alış biçimleri ve metinlere yansıması da farklı olacaktır. Mübadeleyi farklı bakış
açıları ile değerlendirmek kadar genel bir bakış açısı ile değerlendirmek de önemlidir. Türkiye
için yaklaşık 400.000
civarında mübadilin iskânı,
yanıp yıkılmış şehirleri ve evleri olan bir ülkede pek sancılı bir süreç olmuştur. Ancak yine de, dönemin
şartları göz önünde bulundurulduğunda, bu mübadillerin iskânın
tahmin edilenin altında
bir yıkım ve tahribatla gerçekleştirilmiş
olması Türkiye için bir başarı sayılabilir. On yıllık bir savaş, göç, mübadele sonunda,
Türkiye nüfusu dinî bakımdan homojen
bir yapıya bürünmüştür.
Bu hikâyenin geniş,
olabildiğince çok farklı yönünü ortaya koyarak, büyük çapta nüfus mübadelesinin sonuçlarını anlayabiliriz. Göçmen grupların, sosyal
yapıya uyum süreçleri incelenmemiştir;
grup kimlikleri, siyasî tercihleri, toplumsal
eğilimleri ele alınmamıştır; Türkiye’ye aktardıkları kültür unsurları, davranış
kalıpları ne tür bir kaynaşma süreci yaşamıştır; yerli kitlelerle ve
başka göçmen guruplarla
karşılaşmalar, karışmalar ve kaynaşmalar sonucunda, ne tür bir kültür sentezi, toplumsal davranış ve
kimlik kalıpları ortaya çıkmıştır; bu konular yeterince üzerinde durulmamıştır.
“Bir anlamda,
toplum mühendisliği konusunda, Türk kültür dünyası
yeterince veri ortaya koymamış, yönetenler, bu verilerden hareketle,
yeni planlamalar yapamamışlardır. Ortaya çıkan uyum sorunları toplumsal
reflekslerin insafına terk edilmiş, gelen göçmenler, piyasa koşullarına
göre, kendi göbeklerini kendileri kesmek zorunda kalmışlardır. Bir anlamda, günümüz Türkiye'sinin toplumsal, kültürel,
siyasal ve ekonomik yapısı, eğilimleri yeterince
irdelenmemiş, sonuçta, gelenekselliğiyle övünen, tekdüzeliğine
ve türdeşliğine ideolojik boyutuyla inanan bir kitle, kendini tanıma
zahmetine katlanmamıştır.” 71
Göçün öznesi olan bu insanların, duygularının, gözlemlerinin canlı bir biçimde
tarihe not olarak düşülmesi, arşivlenmesi; onların yerleşim coğrafyası, tarihi ve dili,
müziği üzerine önemli bulgular ortaya konularak, kolektif bilince katkıda bulunulabilirdi. Ne yazık ki göçün
yaşandığı dönemde ne yönetenlerin böyle bir kaygısı olmuş, ne göçü yaşayanlar, şimdilik
bilinebildiği kadarıyla canlı tanıklıklarda
bulunabilmişler. Diğer taraftan, yeni kuşak mübadil çocukların da ve torunların da mübadeleye, geçmişe
ve kendi köklerine yönelik her alanda
yoğun bir ilginin
varlığından söz edilebilir. Türkiye’de farklı dillerde
yayınlar, kültürel dernekler, araştırma grupları ve internet
siteleri son dönemde birdenbire artış göstermiştir.
Bu noktada
hatırlatılması gereken başka bir konu Türkiye'den gönderilen mübadillerle ilgilidir. Çalışmalarda Türkiye’ye gelen mübadillerin nerelerden geldiği, sayılan, meslekleri ve nerelere yerleştirildiklerine dair ayrıntılı bilgiler
sunulurken, Türkiye'den giden mübadillerin akıbeti
ile ilgili benzer nitelikte bilgilere rastlayamıyoruz. Sadece
gidenlerin sayısının verildiği sınırlı bilgiler çeşitli açılardan yetersiz olarak yorumlanabilir. Gelen mübadillerin
nitelik ve niceliğine dair kapsamlı bilgilerin neden gidenler için de
derlenmediği soru konusudur.
71 Arı, “Mübadele
Araştırmalarına Yönelik…”, s.127.
KAYNAKÇA
Akgün, Seçil, “Birkaç
Amerikan Kaynağında Türk-Yunan Mübadelesi Sorunu”, Üçüncü Askerî Tarih Semineri Bildiriler Tarih
Boyunca Türk-Yunan İlişkileri (20 Temmuz 1974’e Kadar), A.T.A.S.E. Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay, Ankara, 1986, ss.
241-277.
Aktar, Ayhan, “Homogenising the Nation, Turkifying the Economy”, Renée Hirschon
(Der.), Crossing the Aegean: An Appraisal of the 1923 Compulsory Population Exchange between Greece
and Turkey, Berghahn Books, New York and
Oxford, 2003, ss.79-96.
Aktar, Ayhan, “Nüfusun
Homojenleştirilmesi ve Ekonominin Türkleştirilmesi Sürecinde Bir Aşama: Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, 1923-1924”, Ege’yi Geçerken 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, Derleyen Rennee Hirschon, İstanbul
Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005, ss.111-160.
Aktar, Ayhan, Damla Demirözü, “Yunan Tarihyazımında
Mübadele
ve
Göç”,
Kebikeç, No. 22, 2006.
Ali, Sabahattin, “Çirkince”, Sırça Köşk, Bilgi yayınları, İstanbul, 1947.
Alpan, Aytek Soner, “But the Memory
Remains: History, Memory and the 1923 Greco-Turkish Population Exchange”, The Historical Review/La
Revue Historique, Vol. 9 (2012).
Altınsay, Saba, Kritimu, Girit’im Benim, Can Yayınları, 2004.
Arı, Kemal, Büyük Mübadele: Türkiye’ye
Zorunlu Göç (1923-1925), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003.
Arı, Kemal, “Migration into İzmir Following the War of İndapendence and its Effects”, The Three of İzmir,
Yapı Kredi yay., İstanbul,
1994, ss.273-282.
Arı,
Kemal, “Mübadele ve Ulusal Ekonomi
Yaratma Çabaları”, Toplumsal Tarih, Sayı: 68, Ağustos,
1999.
Arı, Kemal, “1923
Türk-Rum Mübadele Anlaşması Sonrasında İzmir’de ‘Emval-i Metruke’ ve ‘Mübadil
Göçmenler”, Atatürk Araştırma Merkezi
Dergisi, (Temmuz,
1990), ss.627-657.
Arı, Kemal,
“Cumhuriyet Dönemi Nüfus Politikasını Belirleyen Temel Unsurlar”,
Atatürk Araştırma
Merkezi Dergisi, Vlll/23 (Mart, 1992), ss.409-420.
Arı, Kemal, “Cumhuriyet Dönemi’nin İlk Yıllarında Türkiye’de Mübadele, İmar, İskan İşleri ve Mustafa Necati”, Mustafa
Necati Sempozyumu (Kastamonu, 9-11
Mayıs
1991), Kastamonu Eğitim
Yüksekokulu yay., Ankara,
1991, ss.44-57.
Arı, Kemal, “Kurtuluş
Savaşı Sonrasında İzmir’e Yönelik Göçler ve Etkileri”, Üç İzmir,
Yapı Kredi yay., İstanbul, 1992, ss.273-282.
Arı, Kemal, “Kurtuluş
Savaşı’nın Bitiminde Türkiye
Dışına Yönelik Göçler ve Sonuçları”, Beşinci Askeri
Tarih Semineri Bildirileri: Değişen Dünya Dengeleri İçinde Askeri ve Stratejik Açıdan Türkiye, İstanbul, 23-25 Ekim 1995, Genelkurmay ATASE yay., Ankara, 1995, ss.496-504.
Arı, Kemal, “Mübadele
Araştırmalarına Yönelik Durum Saptaması”, Körfezde
Zaman İzmir Araştırmaları Kongresi,
Der. Eren Akçiçek, Mustafa
Mutluer, Cüneyt Kanat, Ege Üniversitesi İzmir Araştırma ve Uygulama Merkezi,
Edebiyat Fakültesi, İzmir.
Arı, Kemal, “Türkiye’de Mübadele Dönemi Toprak
Mülkiyeti ve Tarımda
Değişim”, Bilanço 98: 75 Yılda Köylerden
Şehirlere, Türkiye İş Bankası yay., İstanbul,
1999, ss.97-114.
Arı, Kemal, Yunan İşgalinden Sonra
İzmir’de ‘Emval-i Metruke ve ‘Fuzuli İşgal’ Sorunu”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, VIl18 (Temmuz, 1990), ss.691-706.
Atabay, Cahide
Zengin, Mübadelenin Mazlum Misafirleri, Mübadele
ve Kamuoyu 1923- 1930, Bengi Yayınlan, İstanbul,
2007.
Balta, E.-Milas, H., “1923 Mübadelesinin Tarihsel Sorunları Bir
Destan ve Sözlü Tarih”, Tarih ve Toplum, 1996, Cilt: 25, 5(149), ss.265-266.
Balta, Evangelia,
“Mübadillerin Tarih Yazımı ve Yunan Tarih Yazımındaki Yeri”, https://www.google.com.tr/?gws_rd=ssl#q=M%C3%BCbadillerin+Tarih+Y az%C4%B1m%C4%B1+ve+Yunan+tarih+yaz%C4%B1m%C4%B1ndaki+Yeri. (Erişim Tarihi, 6.06.2017).
Belleklerdeki Güzellik,
Girit, Maniler, Atasözleri, Deyimler, Tekerlemeler, Ed. Müfide Pekin, Lozan Mübadilleri Vakfı Yayınları, 2007.
Belli, Mihri,
Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi/Ekonomik Açıdan
Bir Bakış, Belge Yayınları, İstanbul,
2006.
Berber, Engin,
Rumeli’den
İzmir’e Yitik Yaşamların İzinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, İzmir, 2002.
Bilsel, Cemil, Lozan, II, İstanbul, 1998.
Çalışkan, Abdurrahman, Lozan Antlaşması'na Göre Nüfus Mübadelesi ve Sonrası, Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksel Lisans Tezi, 1997.
Çanlı, Mehmet,
“Yunanistan’daki Türklerin Anadolu’ya Nakledilmesi”, Tarih ve Toplum,
130, Ekim 1994, ss.51-59.
Dinamo, Hasan İzzettin, Ateş Yılları, Yalçın Yayınları, İstanbul, 1968. Dündar, Fuat,
Modern Türkiye’nin Şifresi, İletişim Yayınları,
İstanbul, 2008.
E.E. Ergir, Giritli Mustafa, İzmir, 2000.
Emgili, Fahriye,
“Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinin Türkiye Cumhuriyetinin Millî İktisadının Oluşumundaki Etkisi”, TSA / YIL: 18, Özel Sayı S: 3, Ocak/January, Ankara, 2014.
Emgili, Fahriye,
Yunanistan’dan Mersin'e:
Köklerinden Koparılmış Hayatlar,
Bilge Kültür Sanat Yayınları,
İstanbul, 2011.
Erdal, İbrahim, “Mübadil Göçmenlerin
Taşınması Meselesi ve Türk Vapurcuları ile Yapılan
Nakil Sözleşmesi”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap
Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu, Mayıs-Kasım 2003, Yıl:16,
Sayı:31-32, Ankara, 2003.
Erdal, İbrahim,
“Türk-Yunan Nüfus Değişiminde Mübadillerin Uyum Süreci ve Sosyal-İktisadi Değişimdeki Rolleri”, International Congress of Asian and North African Studies,
(Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi), 10-15 Eylül 2007, Ankara, 2007.
Erdal, İbrahim, “Türk-Yunan Nüfus Değişiminde Türk Mübadillere Yapılan
Yardımlar”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C:XXV, Sayı:40, Kasım 2006.
Erdal, İbrahim,
“Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinde Gayrimübadil Konusu ve Mübadeleden
Iskat (Çıkma) Yolları”, Akademi
Günlüğü Dergisi, Nisan 2006, Bahar, Yıl:1, Sayı:2,
Ankara,2006.
Erdem, Ufuk, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e
Muhacir Komisyonları ve Faaliyetleri: 1860- 1923, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erzurum, 2014.
Eren, Ahmet Cevat, Türkiye’de
Göç ve Göçmen Meseleleri, Nurgök Matbası, 1966. Geray, Cevat, Türkiye’den ve Türkiye’ye Göçmenlerin İskânı (1923-1961), Siyasal Bilgiler
Fakültesi, Maliye Enstitüsü, 1962.
Gökaçtı, Mehmet Ali, Nüfus Mübadelesi: Kayıp Bir Kuşağın Hikayesi, İletişim
Yayınları, 5.
Baskı, İstanbul, 2008.
Gülcan,
H.İ., Mübadil İnsanlar, Lozan Mübadele Vakfı İnsanları, İstanbul, 2010. Hırschon, René, “Ege Bölgesinde Ayrışan Halklar”, Ege’yi Geçerken, 1923 Türk-Yunan
Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005.
İpek, Nedim, Samsun ve Mübadele, TTK Yay, Ankara, 2000.
Karacan, Ali Naci, Lozan, Der. Hulisi Turgut,
Türkiye İşbankası Kültür
Yayınları, 2017.
Kaplanoğlu, Raif, Bursa’da Mübadele
(1923-1930 Yunanistan Göçmenleri), Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, Bursa, 1999.
Kara, Melike, Girit Kandiye’de Müslüman Cemaati 1913-1923, Kitap Yayınevi, İstanbul,
2008.
Karal, Enver Ziya, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul, 1966. Kemal, Yaşar, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Adam Yayınları, İstanbul,
1998.
Keyder,
Çağlar, “Nüfus Mübadelesinin Türkiye Açısından Sonuçları”, Ege’yi Geçerken: 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları, İstanbul, 2005.
Keyder, Çağlar, Türkiye’de Devlet ve Sınıflar,
İletişim Yayınları, İstanbul, 1989. Koraltürk, M., “Mübadelenin İktisadi Sonuçları Üzerine Bir Rapor”, Çağdaş Türkiye
Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 6-7, Yıl: 1996-1997, ss.183-198.
Koufopoulou, Sophia, “Türkiye’de Müslüman
Giritliler, Bir Ege Topluluğunda Etnik Kimliğin Yeniden
Belirlenmesi”, Ege’yi Geçerken 1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005.
Köker, Tolga, “Göçmenlik Dersleri, Türkiye’de Zorunlu
Göç Deneyimi”, Ege’yi Geçerken 1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2005, ss.291-312.
Kuzucu, L., Krifçe’den Yeşilburç’a Mübadil
Yaşamlar, Lozan Mübadilleri Vakfı Yayınları, İstanbul,
2008.
Ladas, S.P., The Exchange
of Minorities-Bulgaria, Grecee and Turkey,
Macmillan Company, New York, 1932.
Lozan Barış Konferansı Tutanaklar-Belgeler, T.I.,
C.I, K.I, Yay. Haz. Seha Meray, YKY, İstanbul, 2002.
Milas, Herkül, “Türk Edebiyatında Nüfus Mübadelesi Metinlerin Arkasındaki Fısıltı”, Egeyi Geçerken 1923 Türk-Yunan Zorunlu
Nüfus Mübadelesi, Derleyen Rennee Hirschon, İstanbul
Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul,
2005.
Mübadele
Öyküleri, Mübadelenin 85. Yılı Öykü Yarışması Seçkisi, Der. Müfide Pekin, Lozan Mübadilleri Vakfı Yayınlan, İstanbul,
2009.
Pekin, Müfide (Der.), Yeniden Kurulan Yaşamlar: 80.
Yılında Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi; Müfide
Pekin (der.), Mübadil Kentler, Lozan Mübadilleri Vakfı, İstanbul, 2012.
Sepetçioğlu, Tuncay
Ercan, “İki Tarihsel “Eski” Kavram, Bir Sosyo-Kültürel “Yeni” Kimlik: Mübadele Nedir, Mübadiller
Kimlerdir?”, TSA/ YIL: 18 Özel Sayı S: 3, Ocak/January 2014, ss.49-84.
Sepetçioğlu, Tuncay Ercan, “Türkiye’de Ana Dili Türkçe Olmayan Göçmen Topluluklara
Yaklaşımlara Dair Bir Örnek: Girit Göçmenleri”, ÇTTAD, IX/20- 21, (2010/Bahar-Güz), ss.77-108.
Şeker, Nesim, Türk Yunan Nüfus Mübadelesi Antlaşması Sonucu Bursa’ya Gelen Göçmenlerin Kentin
Sosyal Yapısı Üzerindeki Etkileri (1923-1935), Bursa, 1995.
Şenışık, Pınar, “1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi: Erken Cumhuriyet Döneminde
Modern Devlet Pratikleri ve Dönüşen Kimlikler”, Studies Of The Otoman Domain, C.6, Sayı: 10,
Şubat 2016, ss.83-118.
Tahir, Kemal, Kurt Kanunu, Bilgi Yayınları, İstanbul, 1969.
Tekeli, İlhan, Göç ve Ötesi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2008.
Tesal,
Ömer Dürri, “Türk Yunan İlişkilerinin Geçmişinden Bir Örnek:
Azınlıkların Mübadelesi”, Tarih ve Toplum, IX/53 (Mayıs 1988),
ss.46-52.
Üner, Akın, Çalı Harmanı - Mübadele, Erol Yayıncılık, Samsun, 2010.
Y. Demirel (Der.), “Mübadele Dosyası”, Tarih ve Toplum, Mart-Haziran 1994, sayılar 123-126.
Yıldırım, Onur, “The 1923 Population Exchange,
Refugees and National
Historiographies in Greece and Turkey”, East
European Quarterly, 40, No.1 (Mart 2006).
Yıldırım, Onur, Diplomasi ve Göç: Türk-Yunan Mübadelesinin Öteki
Yüzü, İstanbul, Bilgi Üniversitesi Yayınları,
2006.
Yılmaz,
Elif, Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ve Ayvalık, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2005.
Yorulmaz, Ahmet, Girit'ten Cunda'ya, Remzi Kitabevi, 2003.
Yorulmaz, Ahmet, Kuşaklar ya da
Ayvalık Yaşantısı, Remzi Kitabevi, 2002. Yorulmaz, Ahmet, Savaşın Çocukları, Girit'ten Sonra Ayvalık,
Belge Yayınları, 1998.
Zengin,
Cahide, Türkiye ve Yunanistan Devletleri Arasında Mübadele Meselesi ve Kamuoyu 1918-1930, İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap
Tarihi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, 1998.