Ömer Asan'ın 'Kardeş Nereye: Mübadele' belgeselinin ilk gösterimi Selanik'teydi. Türkiye'de ise Eylül'de
Kalabalığın arasından orta yaşlı biri ayağa kalkıyor: “Ben Samsunluyum” diyor “Yunanistan’ın herhangi bir şehrinden daha rahat ediyorum Samsun’da.” İşi ilginç kılan, bunu söyleyen kişinin Yunanistan’da yaşıyor ve Yunanca konuşuyor olması. Ama ısrarla Samsunluyum diyor. Çünkü o bir mübadil çocuğu. Geldiği yeri unutamıyor ve unutmaya da niyeti yok. Birçok mübadil gibi. Bu orta yaşlı mübadille, aslında edebiyatçı ve yayınevi sahibi olan Ömer Asan’ın ‘Kardeş Nereye: Mübadele’ belgeselinin Selanik’teki ilk gösteriminde karşılaşıyoruz. Ömer Asan’ın çektiği ilk belgesel olan 80 dakikalık ‘Kardeş Nereye: Mübadele’, önce 5-8 Mayıs’taki Selanik Kitap Fuarı’nda gösterildi. Ve tabii ki Türkiye’den gönderilmiş mübadillerin gözlerini yaşarttı. Belgesel, Türkiye’de ancak sonbaharda gösterilecek.Mübadil bile değilken neden mübadele belgeseli çekiyorsunuz?
1993’te Yunanistan’a ilk geldiğimde mübadillerle tanıştım. Trabzon’da mahallemizde mübadiller varmış ama farkında değilmişiz. Muhacir diyorduk onlara. En samimi arkadaşlarımızdı onlar ama onun ya da atalarının nereden geldiğini ne biliyorduk ne de merak ediyorduk. Bu vesileyle mübadeleyi öğrenmeden önce mahalle arkadaşlarımı sadece tanıyordum, şimdi onları “görmüş” oldum. Aslında hiç aklıma gelmemişti böyle bir belgesel yapmak. Necati Sönmez bulaştırdı beni bu işlere. Bunu birisinin yapması gerekiyordu.
Filmin Yunanistan gösterimine nasıl tepkiler geldi?
İlk gösterimi Katerini’de yaptık çünkü oradakilerin büyük bir çoğunluğu Ordu’dan göç edenler. 300’e yakın insan izledi belgeseli. Ağlayanlar, gelip sarılanlar oldu. Yunanlıların çok büyük bir kuşatılmışlık korkusu var. Bu psikolojiyle, sürekli savunma ve saldırı hallerindeler. Bunu yenmenin tek yolu da ilk önce Türkiye’nin adım atmasından geçiyor. Biraz da bu düşünceyle yola çıkarak, empati kapısı aralamak istedim.
Kaç kişiyle görüştünüz?
Türkiye’den ve Yunanistan’dan 35’e yakın kişiyle birebir röportaj yaptık. Bunun 20’sini belgeselde kullandık. Onun dışında hem Türkiye’de hem Yunanistan’da pek çok arşiv taraması yaptık. Mesela Lozan heyetinin Türkiye’ye gelişi ilk kez bizim belgeselde var.
Sizi en çok etkileyen hikaye neydi?
Ordu’dan göç eden bir aile, Drama’ya geliyor. Drama’da onlara teslim edilecek evde hâlâ Müslümanlar var. O evin boşaltılması gerekiyor ki onlar oraya yerleşsin. O Müslümanlara da henüz gidin denmemiş. Üç odalı evin iki odasını boşaltıyorlar, gelenler o iki odaya yerleşiyor. Bir sene birlikte yaşıyorlar. O ailenin çocuğu yıllar sonra Ordu’ya babasının köyünü görmeye gidiyor. Ordu’da babasının evini soruyor. Türkiye’ye gelen bir mübadille tanıştırıyorlar onu. Konuşuyorlar ve aynı evde kalan o iki ailenin çocukları çıkıyorlar. Sarılıp ağlıyorlar. İki masum halkın dramatik hikayesini en iyi anlatan bölüm buydu bence.
Mübadele insanlık suçu dediniz.
Ben Yunan halkını çok seviyorum. Ama bana deseler ki gelip buraya yerleşeceksin, senin yerine de gidip şu şu yerleşecek, dünyayı ayağa kaldırırım! Yüzbinlerce aileye sormadan yerlerini yurtlarını değiştirdiler. Bu insanlık suçudur! Bunu bir zafermiş gibi lanse etmek, 90 yıl hiç konuşmamak, saklamak, çok enteresan. Ve oluşan travma üçüncü kuşakta hâlâ devam ediyor.
Kaç kişi mübadeleye zorlanmış?
İnsanlık tarihinin, iki devlet arasındaki ilk anlaşmalı insan değişimi eylemi olan mübadele sonucunda 1924’te 1 milyon 200 bin Anadolulu Hıristiyan Yunanistan’a gönderilmiş, bunun karşılığında 350 bin Müslüman Türkiye’ye getirilmiş.
KAYNAK: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1050296&Date=24.05.2011&CategoryID=42